el-kânûnet ~ اَلْكَانُونَةُ

Kamus-ı Muhit - الكانونة maddesi

اَلْكَانُونُ [el-kânûn] ve

اَلْكَانُونَةُ [el-kânûnet] Âteş ocağına denir, bürûdeti yâhûd âteşi setr eylediğine mebnîdir. Ve

كَانُونٌ [kânûn] Kalb-i şitâda iki şehr-i Rûmî ismidir ki kânûn-ı evvel ve kânûn-ı sânî taʹbîr olunur. Şârih der ki ʹinde’l-baʹz كَانُونٌ [kânûn] lafz-ı Süryânîdir, kış mevsimine denir ve ʹindel-baʹz ʹArabîdir, sakîl maʹnâsından me΄hûzdur. Ve

كَانُونٌ [kânûn] Sakîl ve girân-cân adama denir; yukâlu: رَجُلٌ كَانُونٌ أَيْ ثَقِيلٌ Nâs kendiyi görünce sıkletinden ihtifâ eylediklerine mebnîdir yâhûd ocak ʹalevi gibi çaldığı tasavvuruyladır.

Vankulu Lugatı - الكانونة maddesi

اَلْكَانُونَةُ [el-kânûnet] (ʹalâ-vezni’l-mezbûr) Bi-maʹnâhu. Ve ricâlden sakîl olan kimseye dahi كَانُونٌ [kânûn] derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı