el-kedd ~ اَلْكَدُّ

Kamus-ı Muhit - الكد maddesi

اَلْكَدُّ [el-kedd] (kâf’ın fethi ve dâl’ın teşdîdiyle) Bir işte renc ve şiddet çekmek maʹnâsınadır ki lâzımdır; yukâlu: كَدَّ الرَّجُلُ فِي الْعَمَلِ كَدًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا تَعِبَ وَوَقَعَ فِي الشِّدَّةِ ve minhu yukâlu: حَصَلَ بِجَدِّكَ لاَ بِكَدِّكَ Yaʹnî “Bu husûs senin müsâʹade-i bahtınla hâsıl oldu, yoksa emek çekip saʹy ve zahmetinle değildir.” Ve

كَدٌّ [kedd] Bir kimseden bir nesne talebinde ilhâh ve ibrâm eylemek maʹnâsınadır ki vech-i âtî üzere maʹnâ-yı müteʹaddîden me΄hûzdur; yukâlu: كَدَّ فِي الطَّلَبِ إِذَا أَلَحَّ Ve parmakla işâret eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَدَّ الرَّجُلُ إِذَا أَشَارَ بِالْإِصْبَعِ Ve saç taramak maʹnâsınadır; yukâlu: كَدَّ رَأْسَهُ إِذَا مَشَطَهُ Ve

كَدٌّ [kedd] İsm olur, içinde nesne dövülen şey΄e denir, havan ve dibek gibi. Ve

كَدٌّ [kedd] Kezâlik masdar olur, bir kimseden كَدٌّ [kedd] taleb eylemek yaʹnî onu renc ve taʹaba uğratmak ve bir husûsta zahmet çektirmek maʹnâsına; yukâlu: كَدَّ فُلاَنًا إِذَا طَلَبَ مِنْهُ الْكَدَّ Pes bu maʹnâda müteʹaddî olur, niteki ümmehât-ı sâ΄irede وَكَدَّهُ أَتْعَبَهُ لاَزِمٌ وَمُتَعَدٍّ ʹibâretiyle musarrahtır. Ve

كَدٌّ [kedd] Bir nesneyi el ile çekip koparmak maʹnâsınadır, câmid olsun, sâ΄il olsun; yukâlu: كَدَّ الشَّيْءَ إِذَا نَزَعَهُ بِيَدِهِ يَكُونُ فِي الْجَامِدِ وَالسَّائِلِ

Vankulu Lugatı - الكد maddesi

اَلْكَدُّ [el-kedd] (kâf’ın fethi dâl’ın teşdîdiyle) Bir işte zahmet çekmek. Ve kesbe dürüşmek; yukâlu: كَدَدْتُ الشَّيْءُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَتْعَبْتَهُ Ve parmak ile işâret etmeğe de derler, nitekim sâ΄il olanlar vakt-i su΄âlde işâret ederler. Ve

كَدٌّ [kedd] Şol nesneye derler ki içinde nesne döğerler, hâven gibi meselâ.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı