en-nuʹmâ ~ اَلنُّعْمَى

Kamus-ı Muhit - النعمى maddesi

اَلنَّعِيمُ [en-neʹîm] (nûn’un fethiyle) ve

اَلنُّعْمَى [en-nuʹmâ] (nûn’un zammıyla) ve

اَلنِّعْمَةُ [en-niʹmet] (nûn’un kesriyle) Hoş dirliğe ve refâh ve râhata ve nizâm-ı hâl ü mâla denir. نِعْمَةٌ [niʹmet] kelimesinin cemʹi نِعَمٌ [niʹam] gelir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde ve أَنْعُمٌ [enʹum] gelir, أَفْلُسٌ [eflus] vezninde; yukâlu: هُوَ فِي نَعِيمٍ وَنُعْمَى وَنِعْمَةٍ أَيْ فِي خَفْضٍ وَدَعَةٍ وَمَالٍ Ve

نِعْمَةٌ [niʹmet] Ferah ve meserret maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: رَأَيْتُهُ فِي نِعْمَةٍ أَيْ مَسَرَّةٍ Ve yed-i beyzâ-i sâlihaya denir; نُعْمَى [nuʹmâ] dahi denir, طُوبَى [ṯubâ] vezninde, yaʹnî şol hâlis ve samîm bahşiş ve ihsân ve ʹatiyyeye denir ki nefîs ve firâvân olmakla nâ΄il olan adamın umûr ve ahvâline sâlih ve müfîd olur; cemʹi أَنْعُمٌ [enʹum] gelir ve نِعَمٌ [niʹam] gelir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde ve نِعِمَاتٌ [niʹimât] gelir kesreteynle ki ehl-i Ḩicâz bu gûne itbâʹ ederler ve نِعَمَاتٌ [niʹamât] gelir ʹayn’ın fethiyle; yukâlu: نَالَ مِنْهُ النِّعْمَةَ وَالنُّعْمَى أَيِ الْيَدَ الْبَيْضَاءَ الصَّالِحَةَ Mütercim-i Ṡiḩâḩ bunu cevârihten olan يَدٌ [yed] zann eylemiştir. ʹArablar samîm ve hâlis nesneye بَيْضَاءُ [beyḋâ΄] ıtlâk ederler.

Vankulu Lugatı - النعمى maddesi

اَلنُّعْمَى [en-nuʹmâ] (nûn’un zammı ve ʹayn’ın sükûnu ve elifin kasrıyla) Kezâlik niʹmet maʹnâsına. Ve kaçan nûn’u meftûh kılsan elifi memdûde kılarsın.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı