tâlike ~ تَالِكَ

Vankulu Lugatı - تالك maddesi

تَالِكَ [tâlike] (lâm’ın kesriyle) تِلْكَ [tilke] maʹnâsında lügattır. Ve tâ hurûf-ı ziyâdeden dahi olur, evvelâ müstakbelde ziyâde olunur, hitâb hâlinde; tekûlu: أَنْتَ تَفْعَلُ Ve emr-i gâ΄ibe de ziyâde olunur; tekûlu: لِتَقُمْ هِنْدُ Ve gâh olur tâ’yı emr-i muhâtaba dahi dâhil kılarlar; ke-kavlihi taʹâlâ: “فَلْتَفْرَحُوا” ve ke-kavli’ş-şâʹir: “تِيذَنْ فَإِنِّي حَمْؤُهَا وَجَارُهَا” ki bu aslında لِتَأْذَنْ idi lâm hazf olunmuştur. Ve tâ΄ meksûr olması أَنْتَ تِعْلَمُ diyenler lügati üzeredir. Ve gâh olur tâ binâ-yı mechûlde dahi ziyâde olunur; fe-tekûlu min زُهِيَ الرَّجُلُ [zuhiye’r-reculu]: لِتُزْهَ يَا رَجُلُ وَلِتُعْنَ بِحَاجَتِي Yaʹnî bunlar şol fiʹllerdendir ki binâ-i mechûl üzere istiʹmâl olunurlar. Evveli “Sen tekebbür kıl” ve sânîsi “Tahsîl-i hâcet için zahmet çekip ihtimâm kıl” demek olur. Ve kuri΄e: “فَبِذَلِكَ فَلْتَفْرَحُوا” ve Aḣfeş eyitti: Emr-i muhâtaba lâm dâhil kılmak lügat-ı redî΄edir, zîrâ hâzihi’l-lâm إِفْعَلْ sîgasına kudret olmadığı yerde olur; tekûlu: لِيَقُمْ زَيْدٌ لِأَنَّكَ لَا تَقْدِرُ عَلَى “إِفْعَلْ” فَإِذَا خَاطَبْتَ قُلْتَ قُمْ لِأَنَّكَ قَدِ اسْتَغْنَيْتَ عَنْهَا Ve gâh olur tâ kasem için olur ve kasem olan tâ vâv’dan bedeldir, nitekim تَتْرَى kelimesinde ve تُرَاثٌ ve تُخَمَةٌ ve تُجَاهٌ kelimelerinde bedel olmuştur. Ve تَتْرَى [tetrâ] وَتَرٌ [veter]dendir, vâhiden baʹde-vâhid maʹnâsında istiʹmâl olunur. Ve vâv, bâ-i muvahhadeden bedeldir; yukâlu: تَاللهِ لَقَدْ كَانَ كَذَا Ve tâ, lafzatullâhtan gayrı isme dâhil olmaz. Ve gâh olur tâ müstakbelin evvelinde ve mâzînin âhirinde mü΄ennes için ziyâde olunur; tekûlu: هِيَ تَفْعَلُ ve فَعَلَتْ Ve eger tâ ismden mu΄ahhar olsa هِنْدُ ضَرَبَتْ gibi zamîr olur. Ve eger mukaddem olsa ضَرَبَتْ هِنْدُ ʹalâmet olur. Cevherî’nin bu kelâmı kelâm-ı kavme muhâlif olduğu hafî değidir, zîrâ ضَرَبَتْ tâ’sı egerçi zamîr-i gâ΄ibdir demiş kimse vardır, lâkin gâh zamîr ve gâh ʹalâmettir dememişlerdir. Ve gâh olur tâ zamîr-i fâʹil olur; tekûlu: فَعَلْتُ يَسْتَوِي فِيهِ الْمُذَكَّرُ وَالْمُؤَنَّثُ Ve eger müzekkere hitâb edersen tâ’yı meftûh kılıp فَعَلْتَ dersin ve eger mü΄ennese hitâb edersen meksûr kılıp فَعَلْتِ dersin. Ve gâh olur tâ أَنَا lafzı üzere ziyâde olunup أَنْتَ olur, pes tâ ism-i mezbûr ile şey΄-i vâhid gibi olur, izâfet kasd olunmaksızın ve bu makâmda sâhib-i Ṡurâḩ’ın habtı vâriddir, ضَرَبَتْ tâ’sı gâh zamîr ve gâh ʹalâmet olduğın bu mes΄eleye tetimme kıldığı cihetten nazar oluna.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı