šaġr ~ ثَغْرٌ

Kamus-ı Muhit - ثغر maddesi

اَلثَّغْرُ [ešamp;-šamp;aġr] (šamp;â’nın fethi ve ġayn-ı muʹcemenin sükûnu ve fethiyle) Hıyâr-ı ʹuşbdandır, yaʹnî bir gûne otluk ismidir ki bi’l-cümle otlukların güzîdesidir, deve kısmının mahbûbudur. Müfredi ثَغْرَةٌ [šamp;aġret]tir hâ’yla. Ve

ثَغْرٌ [šamp;aġr] Mutlakâ açılmış yırtığa ve yarığa yâhûd dağlarda ve baʹzı yerlerde olan gediğe ve rahneye denir. Ve ağıza denir, فَمٌ [fem] maʹnâsına. Ve dişlere denir, ʹalâ-kavlin mukaddemlerine yaʹnî ön dişlere denir. Kâle’ş-şârih ve fi’l-Miṡbâḩاَلثَّغْرُ اَلْمَبْسِمُ ثُمَّ أُطْلِقَ عَلَى الثَّنَايَا Ve ʹinde’l-baʹz ثَغْرٌ [šamp;aġr] menbitlerinde sâbit olan dişlere denir ki çıktıktan sonra ıtlâk olunmaz. Ve dârü’l-harb kurbünde olan serhadde denir ki mahall-i havf olmakla oraya muhâfız ve merzübân taʹyîn olunur, düşman ağızı taʹbîr olunan yerler olacaktır. Ve mutlakâ fürûc-ı büldândan yaʹnî her belde ve memleketin serhaddinde ve dâhilinde olan gediklere ve derbendlere denir ki havf-nâk mahallerdir, düşman yâhûd harâmî makûlesinin mürûr-gâhlarıdır ve ona ثُغُورٌ [šamp;uġûr] dahi denir, زُنْبُورٌ [zunbûr] vezninde. Ve

ثَغْرٌ [Šaġr] Şehr-i Kirmân kurbünde sâhil-i Baḩr-ı Hind’de bir belde adıdır. Ve

ثَغْرٌ [šamp;aġr] Masdar olur, gedik açmak ve rahne eylemek maʹnâsına; yukâlu: ثَغَرَ الرَّجُلُ ثَغْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا ثَلَمَ Ve gedik tutmak maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: ثَغَرَ الثُّلْمَةَ إِذَا سَدَّهَا Ve bir adamın dişlerini şikest eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ثَغَرَ فُلاَنًا إِذَا كَسَرَ ثَغْرَهُ Ve bir adamın bir hâdise sebebiyle dişleri ufanmak maʹnâsınadır; yukâlu: ثُغِرَ فُلاَنٌ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا دَقَّ فَمُهُ فَهُوَ مَثْغُورٌ Ve çocuğun dişleri ʹalâ-kavlin ön dişleri düşmek maʹnâsınadır ki sonra yerine sâbiti nâbit olur; yukâlu: ثُغِرَ الصَّبِيُّ عَلَى بِنَاءِ الْمَفْعُولِ إِذَا سَقَطَتْ أَسْنَانُهُ أَوْ رَوَاضِعُهُ فَهُوَ مَثْغُورٌ

Vankulu Lugatı - ثغر maddesi

اَلثَّغْرُ [ešamp;-šamp;aġr] (šamp;â’nın fethi ve ġayn’ın sükûnuyla) Ön dişi. Ve

ثَغْرٌ [šamp;aġr] Ön dişi ufatmağa dahi derler; yukâlu: ثَغَرْتُهُ أَيْ كَسَرْتُ ثَغْرَهُ Ve kaçan ki sabînin ön dişleri düşse ثُغِرَ الصَّبِيُّ derler binâ-i mechûl üzere. Ve

ثَغْرٌ [šamp;aġr] Gedik tutmağa dahi derler; yukâlu: ثَغَرْنَاهُمْ أَيْ سَدَدْنَا عَلَيْهِمْ ثُلْمَ الْجَبَلِ Ve ثُلْمٌ [šamp;ulm] šamp;â-i müsellesenin zammıyla gedikler demektir. Ve

ثَغْرٌ [šamp;aġr] Korku mahalline dahi derler ki gerek sûr-ı beldede olsun gerek serhaddlerde olan derbendlerde olsun.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı