ḣasf ~ خَسْفٌ

Vankulu Lugatı - خسف maddesi

اَلْخَسْفُ [el-ḣasf] (ḣâ’nın fethi ve sîn’in sükûnuyla) Bir mekânı yere batırmak; yukâlu: خَسَفَ اللهُ بِهِ الْأَرْضَ خَسْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْضًا إِذَا غَابَ بِهِ فِيهَا Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿فَخَسَفْنَا بِهِ وَبِدَارِهِ الْأَرْضَ﴾ (القصص، 81) Ve خُسِفَ بِهِ dahi derler binâ-i mechûl üzere ve kuri΄e: “فَخُسِفَ بِنَا” عَلَى مَا لَمْ يُسَمَّ فَاعِلُهُ Ve ʹAbdullâh’ın radıyallâhu ʹanhu mushafında “لَانْخُسِفَ بِنَا” vâkiʹ olmuştur bâb-ı إِنْفِعَالٌ [infiʹâl]den sîga-i mechûl üzere, nitekim اُنْطُلِقَ بِنَا derler. Ve

خَسْفٌ [ḣasf] Noksâna dahi derler; yukâlu: رَضِيَ فُلَانٌ بِالْخَسْفِ أَيِ النَّقِيصَةِ Ve

خَسْفٌ [ḩasf] Açlık maʹnâsına dahi istiʹmâl olunur; yukâlu: بَاتَ فُلَانٌ اَلْخَسْفَ أَيْ جَائِعًا Ve mezellet maʹnâsına da gelir; yukâlu: سَامَهُ الْخَسْفَ وَسَامَهُ خَسْفًا وَخُسْفًا أَيْضًا بِالضَّمِّ إِذَا أَوْلَاهُ ذُلًّا Yaʹnî mezellete vâsıl kılsa. Baʹzılar kelâm-ı mezkûrun maʹnâsı meşakkat ve zillet teklîf kılmaktır dedi. Ve

خَسْفُ الرَّكِيَّةِ [ḣasfu’r-rekiyyet] Kuyunun suyu çıktığı yerdir, Ebû Zeyd rivâyeti üzere. Ve رَكِيَّةٌ [rekiyyet] râ-i mühmele ve yâ-i müşeddede ile yakın olan kuyuya derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı