اَلرَّوْضَةُ [er-ravḋat] (râ’nın fethiyle) ve
اَلرِّيضَةُ [er-rîḋat] (râ’nın kesriyle) Kumluktan ve çayırlık ve çemenlikten su yatağı olan yaʹnî câ-be-câ sulu olan yere denir ki merg-zâr taʹbîr olunur; iştikâk-ı kebîr vechiyle اِسْتِرَاضَةٌ [istirâḋat]-ı mâ΄ mâddesinden me΄hûzdur; yukâlu: فِي أَرْضِهِ رَوْضَةٌ وَرِيضَةٌ وَهِيَ مِنَ الرَّمْلِ وَالْعُشْبِ مُسْتَنْقَعُ الْمَاءِ Ve
رَوْضَةٌ [ravḋat] Kırbanın yarısı mikdârı suya denir; yukâlu: فِي الْقِرْبَةِ رَوْضَةٌ أَيْ نَحْوُ النِّصْفِ Ve mutlakan gölcük ve havuz ve bend makûlesi yerlerde müctemiʹ suya denir. Cemʹ-i cinsi رَوْضٌ [ravḋ]dır ve cemʹ-i sîgı رِيَاضٌ [riyâḋ] ve رِيضَانٌ [rîḋân] gelir râ’ların kesriyle.
اَلرَّوْضُ [er-revḋ] (râ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Cemʹi. Ve
اَلرِّيَاضُ [er-riyâḋ] (râ’nın kesriyle) Kezâlik cemʹi. Vâv yâ’ya münkalib oldu, mâ-kabli meksûr olduğu için. Ve
رَوْضٌ [revḋ] Kırbanın yarısı mikdârı olan suya dahi derler. Ve
رَوْضَةٌ [revḋat] Havuzun dibin örtecek mikdâr olan suya da derler; yukâlu: فِي الْحَوْضِ رَوْضَةٌ مِنْ مَاءٍ إِذَا غَطَّى أَسْفَلَهُ Ve
رِيَاضٌ [riyâḋ] Taya baş öğretip râm etmeğe de derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı