rîḩun ʹaḵîm ~ رِيحٌ عَقِيمٌ

Kamus-ı Muhit - ريح عقيم maddesi

اَلْعَقِيمُ [el-ʹaḵîm] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve

اَلْعَقِيمَةُ [el-ʹaḵîmet] (hâ’yla) Haml kabûl eylemeyen rahime denir; yukâlu: رَحِمٌ عَقِيمٌ وَعَقِيمَةٌ أَيْ مَعْقُومَةٌ Ve kısır kalmış hatuna vasf olur; cemʹi عَقَائِمُ [ʹaḵâ΄im] ve عُقْمٌ [ʹuḵm] gelir ʹayn’ın zammıyla; yukâlu: إِمْرَأَةٌ عَقِيمٌ أَيْ مَعْقُومٌ Şârih der ki رَحِمٌ [raḩîm] mü΄ennes olmakla vasfı te΄nîsine nazaran mü΄ennes ve lafzı iʹtibârıyla müzekker olur. Ve مَرْأَةٌ [mer΄et] vasf-ı hâss olmakla müzekkeren vârid olur. İntehâ. Ve

عَقِيمٌ [ʹaḵîm] Veledi olmayan er kişiye de vasf olur. Bunun cemʹi عُقَمَاءُ [ʹuḵamâ΄] gelir, كُرَمَاءُ [kuremâ΄] vezninde ve عِقَامٌ [ʹiḵâm] gelir ʹayn’ın kesriyle ve عَقْمَى [ʹaḵmâ] gelir, سَكْرَى [sekrâ] vezninde; yukâlu: رَجُلٌ عَقِيمٌ إِذَا كَانَ لَا يُولَدُ لَهُ Ve ʹArabların اَلْمُلْكُ عَقِيمٌ kavlleri mülk ve saltanat bâbında neseb nâfiʹ olmadığına mebnîdir, zîrâ mülk ve saltanat talebi zımnında eb ve veled ve aḣ ve ʹamm gibi ekârib katl ve itlâf olunur. Ve

رِيحٌ عَقِيمٌ [rîḩun ʹaḵîm] Lâkih olmayan yaʹnî sehâb peydâ eylememekle sebeb-i ʹâdî-i emtâr olmayan yele ıtlâk olunur; yukâlu: رِيحٌ عَقِيمٌ أَيْ غَيْرُ لَاقِحٍ Ve

حَرْبٌ عَقِيمٌ [ḩarbun ʹaḵîm] Şedîd olan cenge ıtlâk olunur, ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - ريح عقيم maddesi

اَلْعُقْمِيُّ [el-ʹuḵmiyy] Şol kimsedir ki onun veledi olmaya; yukâlu: رَجُلٌ عَقِيمٌ أَيْ لَا يُولَدُ لَهُ وَالْمَلِكُ عَقِيمٌ لِأَنَّ الرَّجُلَ قَدْ يَقْتُلُ ابْنَهُ إِذَا خَافَهُ عَلَى الْمُلْكِ Ve

رِيحٌ عَقِيمٌ [rîḩun ʹaḵîm] Şol yele derler ki eşcâra nâfiʹ olmayıp bulutlar peydâ kılmaya. Ve

يَوْمٌ عَقِيمٌ [yevmun ʹaḵîm] diye yevm-i kıyâmete derler, ondan sonra âhar gün gelmediği için.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı