اَلرَّمُّ [er-remm] (râ’nın fethi ve mîm’in teşdîdiyle) ve
اَلْمَرَمَّةُ [el-meremmet] (mîm’in ve râ’nın fethiyle) Halel bulmuş nesneyi ıslâh eylemek maʹnâsınadır ki onarmak taʹbîr olunur; yukâlu: رَمَّهُ رَمًّا وَمَرَمَّةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا أَصْلَحَهُ Ve koyun ve keçi makûlesi hayvân ağız ile ağaç budaklarının uçlarını kavrayıp otlamak maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَّتِ الْبَهِيمَةُ إِذَا تَنَاوَلَتِ الْعِيدَانَ بِفَمِهَا Ve ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَّ الشَّيْءَ إِذَا أَكَلَهُ Ve
رَمٌّ [remm] ve
رِمَّةٌ [rimmet] (râ’nın kesriyle) ve
رَمِيمٌ [remîm] Kemik çürümek maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَّ الْعَظْمُ رِمَّةً وَرَمًّا وَرَمِيمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا بَلِيَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı