Şârih der ki aslı رِوْحٌ [rivḩ] idi, vâv’ın mâ-kabli meksûr olmakla yâ’ya kalb olundu. Ve Kur΄ân-ı kerîm’in kavâʹidindendir ki رِيحٌ [rîḩ] müfreden şedâ΄id ve ʹukûbâtta ve رِيَاحٌ [riyâḩ] cemʹan letâ΄if ve inʹâmâtta vârid olmuştur. ʹâdetâ rîh-i vâhide muzır ve mühlik olup riyâh-ı müteʹaddidenin hübûbu mûcib-i iʹtidâl olduğu için. Kezâlik helâk olan ümem-i sâlife rîh-i vâhide ile tebâh oldular. Ve minhu’l-hadîsu kâne ʹaleyhi’s-selâm yekûlu izâ hâceti’r-rîhu: “اَللَّهُمَّ اجْعَلْهَا رِيَاحًا وَلاَ تَجْعَلْهَا رِيحًا” Ve ammâ kavluhu taʹâlâ: ﴿اَللهُ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا﴾ فَالْأَظْهَرُ فِيهِ الرَّحْمَةُ وَقُرِئَ بِلَفْظِ الْجَمْعِ وَهُوَ اْلأَصَحُّ Ve
رِيحٌ [rîḩ] İstiʹâre vechiyle galebe ve kuvvet ve rahmet ve nusret ve devlet maʹnâlarına istiʹmâl olunur. Ve hoş ve tayyib şey΄e ıtlâk olunur. Ve kokuya denir, رَائِحَةٌ [râ΄iḩat] maʹnâsına. Ve
رِيحٌ [rîḩ] Masdar olur, gün yâ gece pek rüzgârlı olmak maʹnâsına; yukâlu: رَاحَ الْيَوْمُ يَرَاحُ رِيحًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَدَّتْ رِيحُهُ Lâkin Miṡbâḩ’ta ve sâ΄ir ümmehâtta رَاحَ يَرَاحُ رَوْحًا ʹunvânında müsebbettir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı