żâhiret ~ ظَاهِرَةٌ

Kamus-ı Muhit - ظاهرة maddesi

اَلظَّاهِرَةُ [eż-żâhiret] (hâ’yla) Deve kısmı su içmek için suvata her gün nısf-ı nehâr vaktinde gelmeğe denir, lâkin ümmehât-ı sâ΄irede nısf-ı nehârda suya vürûd eden develer ile müfesser olmakla mü΄ellif yine müsâmaha eylemiştir; yukâlu: إِبِلٌ ظَاهِرَةٌ أَيْ وَارِدَةٌ كُلَّ يَوْمٍ نِصْفَ النَّهَارِ Ve

ظَاهِرَةٌ [żâhiret] Yumurtası taşra uğramış göze ıtlâk olunur ki sâhibine lokma göz taʹbîr olunur; yukâlu: عَيْنٌ ظَاهِرَةٌ أَيْ جَاحِظَةٌ Ve bir adamın kavm ve ʹaşîretine ıtlâk olunur.

Vankulu Lugatı - ظاهرة maddesi

اَلظَّاهِرَةُ [eż-żâhiret] Mü΄ennesi, şol göze derler ki مُقْلَةٌ [muḵlet]i büyük ola. Ve مُقْلَةٌ [muḵlet] mîm’in zammıyla ve ḵâf’ın sükûnuyla gözün ağıyla karasının mecmûʹuna derler. Ve

ظَاهِرٌ [żâhir] Zâ΄il maʹnâsına da gelir; yukâlu: هَذَا أَمْرٌ ظَاهِرٌ عَنْكَ عَارُهُ أَيْ زَائِلٌ ve minhu kavluhum: ظَهَرَ فُلَانٌ بِحَاجَتِي إِذَا اسْتَخَفَّ بِهَا وَجَعَلَهَا بِظَهْرٍ كَأَنَّهُ أَزَالَهَا وَلَمْ يَلْتَفِتْ إِلَيْهَا وَجَعَلَهَا ظِهْرِيَّةً أَيْ خَلْفَ ظَهْرِهِ Ve

ظَاهِرَةٌ [żâhiret] Deve suvarmada ona derler ki deveyi nısf-ı nehârda suvata getireler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı