żarf ~ ظَرْفٌ

Kamus-ı Muhit - ظرف maddesi

اَلظَّرْفُ [eż-żarf] (żâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Kaba denir, وِعَاءٌ [viʹâ΄] maʹnâsına; cemʹi ظُرُوفٌ [żurûf]tur; yukâlu: عِنْدَهُ ظَرْفٌ أَيْ وِعَاءٌ ve minhu tekûlu’l-ʹArab: هُوَ نَقِيُّ الظَّرْفِ أَيْ أَمِينٌ Ve رَأَيْتُهُ بِظَرْفِهِ أَيْ بِنَفْسِهِ Ve

ظَرْفٌ [żarf] ve

ظَرَافَةٌ [żarâfet] Masdar olurlar, bir adam zekî ve zîrek olmak maʹnâsına; yukâlu: ظَرُفَ الْغُلاَمُ ظَرْفًا وَظَرَافَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ إِذَا كَيِسَ Lâkin ظَرَافَةٌ [żarâfet] kalîlü’l-istiʹmâldir; şiʹrde câ΄izdir. Ve ʹinde’l-baʹz ظَرْفٌ [żarf] ve ظَرَافَةٌ [żarâfet] lisâna mahsûstur ki kelâmı vech-i belâgat u letâfet üzere hoş-âyende ve nâzük söylemekten ʹibârettir, ʹalâ-kavlin hüsn-i vech ve hüsn-i hey΄et ve nezâket-i kıyâfetten ʹibârettir; fe-yukâlu: رَجُلٌ ظَرِيفٌ وَوَجْهٌ ظَرِيفٌ وَهَيْئَةٌ ظَرِيفَةٌ Yâhûd hemân vech ile lisâna mahsûstur. Yâhûd bezâʹat ve melâhatle muttasıf olarak zîrek ve zekiyyü’l-kalb olmaktan ʹibârettir. Yâhûd ظَرْفٌ [żarf] ve ظَرَافَةٌ [żarâfet]le hemân civânlık ve şebâblık hevâ ve hiffetinde olan tâze mahbûb ve mahbûbeler sıfatlanırlar; pîr ve pîre-zen kısmı ve rü΄esâ΄ ve sâdât olanlar muttasıf olmazlar.

Vankulu Lugatı - ظرف maddesi

اَلظَّرْفُ [eż-żarf] (żâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Kap, وِعَاءٌ [viʹâ΄] maʹnâsına. Ve nahviyyûnun ظَرْفُ زَمَانٍ [żarfu zemân] ve ظَرْفُ مَكَانٍ [żarfu mekân] dedikleri bundan me΄hûzdur. Ve

ظَرْفٌ [żarf] Zarâfete dahi derler, kiyâset maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı