ʹiyâd ~ عِيَادٌ

Kamus-ı Muhit - عياد maddesi

عَوْدٌ [ʹavd] Sarf ve tahvîl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَادَهُ إِذَا صَرَفَهُ Ve redd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَادَ السَّائِلَ إِذَا رَدَّهُ Ve

عَوْدٌ [ʹavd] ve

عِيَادٌ [ʹiyâd] ve

عِيَادَةٌ [ʹiyâdet] (ʹayn’ların kesriyle) Hasta hâtırını sormağa varmak maʹnâsınadır, merreten baʹde-uhrâ varıldığı için; yukâlu: عَادَ الْمَرِيضُ عَوْدًا وَعِيَادًا وَعِيَادَةً إِذَا زَارَهُ Ve

عَوْدٌ [ʹavd] عَائِدٌ [ʹâ΄id] lafzından cemʹ olur, صَحْبٌ [ṡaḩb] ve صَاحِبٌ [ṡâḩib] gibi. Ve

عَوْدٌ [ʹavd] Bir nesneyi nevbet-be-nevbet işlemek maʹnâsınadır ki ʹâdet edinmek taʹbîr olunur; yukâlu: عَادَ الشَّيْءَ إِذَا انْتَابَهُ أَيْ صَيَّرَهُ عَادَةً Ve bir işe ikinci defʹada başlamak maʹnâsınadır ki tekrâr eylemek taʹbîr olunur; yukâlu: عَادَهُ إِذَا بَدَأَهُ ثَانِيًا Kâle’ş-şârih ve minhu: “بَدَأْتُمْ فَأَحْسَنْتُمْ فَأَثْنَيْتُ جَاهِدًا || فَإِنْ عُدْتُمْ أَثْنَيْتُ وَالْعَوْدُ أَحْمَدُ” Ve

عَوْدٌ [ʹavd] Koca deveye ve koca koyuna ıtlâk olunur; kendilerin ʹamel ve seyre muʹâvedetleri yâhûd kendilere sinînin muʹâvedeti iʹtibârına mebnîdir. Bunun cemʹi عِيَدَةٌ [ʹiyedet] ve عِوَدَةٌ [ʹivedet] gelir, فِيَلَةٌ [fiyelet] veznlerinde.Yâ΄ kesre mücâveretine mebnîdir. Ve

عَوْدٌ [ʹavd] Kadîm olan yola ıtlâk olunur, muʹâvede-i süllâk iʹtibârıyla. Ve bunlar vasf bi’l-masdardır; yukâlu: أَخَذَ عَوْدَ الطَّرِيقِ أَيْ قَدِيمَهَا Ve

عَوْدٌ [ʹAvd] Ubeyy b. Ḣalef ve Ebû Rebîʹa b. Žuhl nâm kimselerin feresleri ismidir. Ve

عَوْدٌ [ʹavd] Siyâdet-i kadîmeye ıtlâk olunur ki eben ʹan-ceddin hânedân-ı kadîm olmaktan ʹibârettir, nâsın hânumânlarına muʹâvedetleri yâhûd siyâdetin nesillerine muʹâvedeti iʹtibârıyladır; yukâlu: لَهُ عَوْدُ السُّوْدَدِ أَيْ قَدِيمُهُ Ve ʹArablar bir kimse gittiği yerden katʹâ fasl ve terâhî etmeksizin hemân izi üzere ʹavdet eylese, رَجَعَ عَلَى بَدْءٍ ve رَجَعَ عَوْدَهُ عَلَى بَدْئِهِ derler. Ve bunlar عَائِدًا te΄vîlindedir, niteki وَحْدَهُ [vaḩdehu] مُتَوَحِّدًا [mutevaḩḩiden] sebkindedir. Ve “Gittiğin yerde meks etmeyip yine ʹavdet edersin” diyecek yerde لَكَ الْعَوْدُ وَالْعُوَادُ بِالضَّمِّ وَالْعَوْدَةُ derler. Ve fi’l-meseli: “زَاحِمْ بِعَوْدٍ أَوْ دَعْ” أَيِ اسْتَعِنْ عَلَى حَرْبِكَ بِالْمَشَايِخِ الْكُمَّلِ [Ve]

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı