ʹavret ~ عَوْرَةٌ

Kamus-ı Muhit - عورة maddesi

اَلْعَوْرَةُ [el-ʹavret] (ʹayn’ın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Serhadlerde ve derbendlerde ve mahall-i muhârebelerde olan gediğe ıtlâk olunur ki cây-ı havf-nâk olur: وَقَرَأَ ابْنُ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا وَجَمَاعَةٌ مِنَ الْقُرَّاءِ ﴿إِنَّ بُيُوتَنَا عَوْرَةٌ﴾ الآية ذَاتُ عَوْرَةٍ Yaʹnî “Bizim hânelerimizde ricâlden hâlî olmakla sâriklerden havf olunacak mahaller ve gedikler vardır.” Ve

عَوْرَةٌ [ʹavret] Pusulanacak yere ıtlâk olunur; مَكْمَنٌ [mekmen] maʹnâsına. Ve insânda setri vâcib olan aʹzâya ıtlâk olunur ki ricâlde mâ-beyne’s-sürre ve’r-rükbedir, ud yeri taʹbîr olunur. Ve

عَوْرَةٌ [ʹavret] Leyl ve nehârdan üç sâʹate ıtlâk olunur ki her biri ʹavret yerinin küşâde olacak vaktidir. Biri salât-ı fecrden mukaddemce olan sâʹattir ki yataktan kalkıp gecelik libâsını nezʹ eyleyecek hengâm olmakla bir kimse ʹale’l-gafle ser ve katına duhûl eylese ekserî mekşûfü’l-ʹavret olmakla emr-i mahzûra dûçâr olur. Ve birisi nısf-ı nehâr vaktidir ki kaylûle sâʹatidir. Ve birisi yatsı namâzından sonra vakttir ki soyunup yatacak hengâmdır.

Vankulu Lugatı - عورة maddesi

اَلْعَوْرَاتُ [el-ʹavrât] (vâv’ın sükûnuyla) Cemʹi.فَعْلَةٌ [faʹlet] vezninin elifle tâ’yla cemʹinde harf-i sânî tahrîk olunmak vâv yâhûd yâ olmadığı yerde olur. Ve baʹzılar “عَوَرَاتِ النِّسَاءِ” (النور 31) vâv’ın fethiyle dahi kırâ΄at ettiler. Ve

عَوْرَةٌ [ʹavret] Her halele dahi ıtlâk olunur ki onda havf oluna gerek serhadlerde olan derbend olsun gerek hâlet-i harbde olsun.Ve dağda olan yarıklara dahi عَوْرَاتُ الْجِبَالِ [ʹavrâtu’l-cibâl] derler. Ve maşrıka ve magribe dahi عَوْرَتَيِ الشَّمْسِ [ʹavreteyi’ş-şems] derler. Ve

عَوْرَةٌ [ʹavret] İsmdir, mezmûm olmak maʹnâsında.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı