ḵarnân ~ قَرْنَانِ

Vankulu Lugatı - قرنان maddesi

ذُو الْقَرْنَيْنِ [Žu’l-ḵarneyn] (ḵâf’ın ve nûn-ı evvelin fethi ve râ΄ ve yâ’nın sükûnuyla) İskender-i Rûmî’nin lakabıdır. Ve Munžir b. Mâ΄usemâ’ya ذُو الْقَرْنَيْنِ derlerdi, başının iki cânibinde örülmüş saçları olduğu için. Ve

قَرْنٌ [ḵarn] Küçük dağa dahi derler, cebel-i sagîr maʹnâsına. Ve

قَرْنٌ [ḵarn] Bir kerre terlemeğe dahi derler, حَلْبَةٌ مِنَ الْعَرَقِ maʹnâsına; yukâlu: حَلَبْنَا الْفَرَسَ قَرْنًا أَوْ قَرْنَيْنِ أَيْ عَرَقْنَاهُ Ve

قَرْنٌ [ḵarn] Seksen yıla dahi derler. Ve baʹzılar eyitti: Otuz yıla derler. Ve

قَرْنٌ [ḵarn] Yaşta berâber olana dahi derler; tekûlu: هُوَ عَلَى قَرْنِي أَيْ عَلَى سِنِّي Ve

قَرْنٌ [ḵarn] Bir zamân ehline dahi derler. Ve

قَرْنٌ [ḵarn] Nisâ tâ΄ifesinden baʹzının fercinde olan şişe dahi derler ki debe olan kimsenin debeliği gibidir, Aṡmaʹî eyitti: Şureyḩ’e birkaç kimse bir câriyenin قَرْنٌ [ḵarn]ı husûsunda murâfaʹa olduklarında eyitti: eger قَرْنٌ [ḵarn]ı oturduğu hîn’de yere yetişirse ʹaybdır ve eger yetişmezse ʹayb değildir. Ve

قَرْنٌ [ḵarn] Mihaffe kubbesinin tepesine dahi derler. Ve

قَرْنٌ [ḵarn] Başının bir cânibine dahi derler. Baʹzılar eyitti: ذُو الْقَرْنَيْنِ [Žu’l-ḵarneyn]e ذُو الْقَرْنَيْنِ [Žu’l-ḵarneyn] dediklerine bâʹis budur ki kavmini Ḣudây taʹâlâya daʹvet ettiğinde başının iki cânibine darb etmişlerdir. Ve

قَرْنَانِ [ḵarnân] Şol mîldir ki kuyunun iki cânibine binâ edip üzerine arkırı ağaç vazʹ ederler, tâ ki o ağaca bekre asalar. Ve

قَرْنُ الشَّمْسِ [ḵarnu’ş-şems] Gün doğarken ibtidâ zuhûr eden yeridir. Ve

قَرْنٌ [ḵarn] İki deveyi bir ipte cemʹ etmeğe dahi derler; tekûlu: قَرَنْتُ الْبَعِيرَيْنِ أَقْرُنُهَا قَرْنًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا جَمَعْتَهَا فِي حَبْلٍ وَاحِدٍ Ve

قَرْنٌ [ḵarn] Bir nesneyi bir nesneye ulaştırmağa dahi derler; tekûlu: قَرَنْتُ الشَّيْءَ بِالشَّيْءِ إِذَا وَصَلْتَهُ Ve

قَرْنٌ [ḵarn] At art ayakların ön ayakları bastığı yere basmağa dahi derler; وَالْكُلُّ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı