ḵazeʹuṡ-ṡûf ~ قَزَعُ الصُّوفِ

Kamus-ı Muhit - قزع الصوف maddesi

اَلْقَزَعُ [el-ḵazaʹ] (fethateynle) Sehâb kıtʹalarına denir; müfredi قَزَعَةٌ [ḵazeʹat]tır; ve minhu kelâmu ʹAlî radıyallâhu ʹanhu hîne zekere’l-fitene: “فَقَالَ إِذَا كَانَ ذَلِكَ ضَرَبَ يَعْسُوبُ الدِّينِ بِذَنَبِهِ فَيَجْتَمِعُونَ إِلَيْهِ كَمَا يَجْتَمِعُ قَزَعُ الْخَرِيفِ” أَيْ قِطَعُ السَّحَابِ لِلْخَرِيفِ لِأَنَّهُ أَوَّلُ الشِّتَاءِ وَالسَّحَابُ يَكُونُ فِيهِ مُتَفَرِّقًا غَيْرَ مُتَرَاكِمٍ Kelâm-ı merkûm kelimât-ı Murtaḋaviyye’den olup Cevherî وَفِي الْحَدِيثِ ʹunvânında îrâd eylemekle vehm eylemiştir. Şârih der ki hadîs ʹinde’l-cumhûr أَثَرٌ [ešamp;er]e mürâdif olmakla merfûʹ ve mevkûfa ıtlâk olunduğu mü΄ellifin maʹlûmu iken Cevherî’yi tevhîmi garîbdir. Ve

قَزَعٌ [ḵazaʹ] Hurde develere denir; yukâlu: لَمْ يَبْقَ مَالُهُ إِلاَّ الْقَزَعُ أَيْ صِغَارُ الْإِبِلِ Ve çocuğun başının baʹzı yerlerini tırâş edip ve baʹzı yerlerinde dağınık bulut pâreleri gibi saç konmağa denir. Ve o resme konmuş dağınık saç pârelerine denir; yukâlu: حَلَقَ رَأْسَ الصَّبِيِّ عَلَى وَجْهِ الْقَزَعِ وَهُوَ أَنْ يُحْلَقَ رَأْسُهُ وَيُتْرَكَ فِي مَوَاضِعَ مِنْهُ مُتَفَرِّقَةً غَيْرَ مَحْلُوقَةٍ Ve

قَزَعُ الصُّوفِ [ḵazeʹuṡ-ṡûf] Bahâr mevsiminde koyundan yolunup dökülen yün pârelerine denir. Ve dereden sel suyunun selintisine denir; yukâlu: رَمَى الْوَادِي بِالْقَزَعِ أَيِ الْغُثَاءِ Ve devenin ağzında ve burnunda müctemiʹ olan köpüğe denir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı