ḵazem ~ قَزَمٌ

Kamus-ı Muhit - قزم maddesi

اَلْقَزَمُ [el-ḵazem] (ḵâf’ın ve zâ-yı muʹcemenin fethiyle) Bir kimse denî΄ ve hakîrü’l-vücûd olmak maʹnâsınadır ki denâ΄et-i zâhire vü bâtınayı câmiʹ olmaktan ʹibarettir; ʹalâ-kavlin devâbb ve mevâşî kısmında قَزَمٌ [ḵazem] hurde ve sagîrü’l-cism olmak ve insânda ahlâkı buhl ve denâ΄et ve irtikâb makûlesi evsâfla hakîr ve kemter olmaktan ʹibârettir; yukâlu: قَزِمَ الرَّجُلُ قَزَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَهُوَ الدَّنَاءَةُ وَالْقَمَاءَةُ أَوْ هُوَ صِغَرُ الْجِسْمِ فِي الْمَالِ وَصِغَرُ الْأَخْلَاقِ فِي النَّاسِ Ve

قَزَمٌ [ḵazem] Fürû-mâye ve sefile ve rüzâl-i nâsa denir. fi’l-asl masdar olmakla müfred ve cemʹi ve müzekker ve mü΄ennesi müsâvîdir Ve ʹinde’l-baʹz tesniye ve mü΄ennes ve cemʹi dahi gelir, vasfiyyet iʹtibârıyla; yukâlu: رَجُلٌ وَامْرَأَةٌ وَرِجَالٌ وَنِسَاءٌ قَزَمٌ وَيُقَالُ رَجُلَانِ قَزَمَانِ وَامْرَأَةٌ قَزَمَةٌ وَرِجَالٌ أَقْزَامٌ وَقُزَامَى وَقُزُمٌ بِضَمَّتَيْنِ وَنِسَاءٌ قَزَمَاتٌ Kâle’ş-şârih ve minhu hadîsu ʹAlî kerremallâhu vechehu fî zemmi ehli’ş-Şâm: “جُفَاةٌ طُغَامٌ عَبِيدٌ أَقْزَامٌḢ Ve

قَزَمٌ [ḵazem] İşe yaramaz kötü ve kemter mâla denir. Ve bir kimse rezîl ve nâkes ve bed-gevher olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَزِمَ الرَّجُلُ قَزَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا كَانَ قَزَمًا Ve bodurluğa denir ki ismdir; yukâlu: بِهِ قَزَمٌ أَيْ قِصَرٌ

Vankulu Lugatı - قزم maddesi

اَلْقَزَمُ [el-ḵazem] (fethateynle) Rezâlet ve denâ΄et. Ve

قَزَمٌ [ḵazem] Halkın alçaklarına ve erâziline dahi derler; müzekker ve mü΄ennese ve vâhide ve cemʹe ıtlâk olunur, aslında masdar olduğundan ötürü. Ve

قَزَمٌ [ḵazem] Mâlın yaramazına dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı