luvâḩ ~ لُوَاحٌ

Kamus-ı Muhit - لواح maddesi

اَللَّوْحُ [el-levḩ] (lâm’ın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Mutlakan yassı sahîfeye denir, gerek tahta ve gerek kemik olsun. Cemʹi أَلْوَاحٌ [elvâḩ] gelir ve cemʹu’l-cemʹi أَلاَوِيحُ [elâvîḩ] gelir. Ve üzerine yazı yazılan yassı kürek kemiğine denir. Şârih der ki mutlakan üzerine yazı yazılan yassı nesneye denir. Ve

لَوْحٌ [levḩ] ʹAnâsır-ı erbaʹadan ʹunsur-ı havâya denir. Bunda lâm’ın zammı aʹlâdır. Ve

لَوْحٌ [levḩ] Masdar olur, لَمْحَةٌ [lemḩat] maʹnâsına ki çalıp alma bakmaktan ʹibârettir; tekûlu: لُحْتُ إِلَيْهِ أَلُوحُ لَوْحًا أَيْ لَمَحْتُ إِلَيْهِ ve

لَوْحٌ [levḩ] ve

لُوحٌ [lûḩ] (lâm’ın zammıyla) ve

لُوَاحٌ [luvâḩ] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) ve

لُؤُوحٌ [lu΄ûḩ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

لَوَحَانٌ [leveḩân] (fetehâtla) Susamak maʹnâsınadır; yukâlu: لاَحَ الرَّجُلُ لَوْحًا وَلُوحًا وَلُوَاحًا وَلُؤُوحًا وَلَوَحَانًا إِذَا عَطِشَ Ve

لَوْحٌ [levḩ] Zâhir olmak maʹnâsınadır; yukâlu: لاَحَ الشَّيْءُ يَلُوحُ لَوْحًا إِذَا بَدَا Ve şimşek çakmak maʹnâsınadır; yukâlu: لاَحَ الْبَرْقُ إِذَا أَوْمَضَ Ve sefer yâhûd susuzluk bir adamın çehresini bozmak maʹnâsınadır; yukâlu: لاَحَهُ الْعَطَشُ أَوِ السَّفَرُ إِذَا غَيَّرَهُ Ve görmek maʹnâsınadır; tekûlu: لُحْتُهُ أَيْ أَبْصَرْتُهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı