اَلرَّبَعَةُ [er-rebeʹat] (fetehâtla) Devenin ifrât üzere seğirtmesine yâhûd pek yelmesine yâhûd bir gûne yelmesine denir ki şedîd olmaya, bu dörtleme taʹbîr olunan yelmesi olacaktır; yukâlu: هَذَا الْبَعِيرُ مَا أَحْسَنَ رَبَعَتَهُ وَهِيَ أَشَدُّ جَرْيِهِ أَوْ أَشَدُّ عَدْوِهِ أَوْ ضَرْبٌ مِنْ عَدْوِهِ وَلَيْسَ بِالشَّدِيدِ Ve
رَبَعَةُ [Rebeʹat] Ezd kabîlesinden bir cemâʹattir. Ve saç ayaklarının aralıklarına denir ki onda âteş közleri müctemiʹ olur.
اَلرَّبْعَةُ [er-rebʹat] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) Orta boylu adama denir ki zikr olundu. Ve ʹattârların ʹıtr kutusuna ve tablasına denir; yukâlu: فَتَحَ الْعَطَّارُ رَبْعَتَهُ أَيْ جُونَتَهُ Ve mushaf-ı şerîf eczâsı vazʹ olunan sandûkaya denir ki hâlen câmiʹlerde olur. Ve bu müvelleddir, gûyâ ki جُونَةٌ [cûnet]e teşbîh cihetiyledir. Ve
رَبْعَةُ [Rebʹat] Esed kabîlesinden bir cemâʹattir; Evs b. ʹAbdullâh er-Rebʹî et-Tâbiʹî ondandır.
اَلرُّبَعَةُ [er-rubeʹat] (râ’nın zammı ve bâ’nın fethi ile) Mü΄ennesi, zikr olunan deve yavrusunun dişisi maʹnâsına.
اَلرَّبَعَةُ [er-rebeʹat] (fethateynle) Devenin ziyâde seğirtmesi. Ve
رَبَعَةُ [Rebeʹat] Ezd’den bir cemâʹatin adıdır.
اَلرَّبْعَةُ [er-rebʹat] (râ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Tabla-i ʹattâr, bûy-dân maʹnâsınadır. Ve
رَبْعَةٌ [rebʹat] Şol kimseye dahi derler ki ne uzun ve ne kısa ola; yukâlu: رَبْعَةٌ إِذَا كَانَ مَرْبُوعَ الْخَلْقِ لَا طَوِيلَ وَلَا قَصِيرَ Ve ʹavrete dahi ıtlâk olunur; yukâlu: إِمْرَأَةٌ رَبْعَةٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı