ez-zelefet ~ اَلزّلَفَةُ

Kamus-ı Muhit - الزلفة maddesi

اَلزَّلَفَةُ [ez-zelefet] (fetehâtla) Su ile dolu sahrınca ve masnaʹaya denir. Ve büyük kâseye denir. Ve yeşil sırlı إِجَّانَةٌ [iccânet]e denir ki topraktan düzülmüş büyük tas gibi kaptır; tekûlu: سَقَانَا بِالزَّلَفَةِ أَيِ الصَّحْفَةِ وَكَذَا الْإِجَّانَةَ الْخَضْرَاءِ Ve inci kabına denir صَدَفَةٌ [ṡadefet] maʹnâsına. Ve yalçın kayaya denir. Ve arz-ı galîzaya denir. Ve süpürülmüş yere denir. Ve toprağı yumuşak düz dağa denir; cemʹi زَلَفٌ [zelef]tir fethateynle. Ve

زَلَفَةٌ [zelefet] ʹAvrete yâhûd yüzüne denir; yukâlu: زَلَفَةٌ حَسَنَةٌ أَيْ مَرْأَةٌ أَوْ هِيَ وَجْهُهَا

اَلزُّلْفَةُ [ez-Zulfet] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) Semîrâ΄ nâm mahallin şarkîsinde bir suyun adıdır. Ve büyük kâseye denir; yukâlu: شَرِبَهُ بِالزُّلْفَةِ أَيِ الصَّحْفَةِ Ve yakınlık maʹnâsınadır; yukâlu: لَهُ زُلْفَةٌ مِنْهُ أَيْ قُرْبَةٌ Ve rütbe ve menzilet maʹnâsınadır; yukâlu: عِنْدَهُ زُلْفَةٌ أَيْ مَنْزِلَةٌ Ve gecenin evvelinden bir bölüğüne denir; cemʹi زُلَفٌ [zulef] gelir, غُرَفٌ [ġuref] vezninde ve زُلُفَاتٌ [zulufât] gelir zammeteynle غُرُفَاتٌ [ġurufât] vezninde ve زُلْفَاتٌ [zulfât] gelir, zây’ın zammıyla غُرْفَاتٌ [ġurfât] vezninde ve زُلَفَاتٌ [zulefât] gelir zây’ın zammı ve lâm’ın fethiyle غُرَفَاتٌ [ġurefât] vezninde. Ve baʹzılar eyitti ki ﴿وَزُلَفًا مِنَ اللَّيْلِ﴾ kerimesinde vâkiʹ زُلَفٌ [zulef] ki زَلَفَةٌ [zelefet]in cemʹidir tûl-i leyâl hengâmında gündüzden ahz olunan gece sâʹatleri ve geceden tûl-i eyyâm vaktinde ahz olunan gündüz sâʹatlerinden ʹibârettir: وَقُرِئَ زُلُفًا بِضَمَّتَيْنِ إِمَّا مُفْرَدٌ كَحُلُمٍ وَإِمَّا جَمْعُ زُلُفَةٍ كَبُسُرَةٍ وَبُسُرٍ بِضَمِّ سِينِهِمَا وَقُرِئَ زُلْفًا بِضَمَّةٍ وَسُكُونِ اللاَّمِ جَمْعُ زُلْفَةٍ كَدُرَّةٍ وَدُرٍّ وَقُرِئَ زُلْفَى كَحُبْلَى وَالْأَلِفُ لِلتَّأْنِيثِ

Vankulu Lugatı - الزلفة maddesi

اَلزّلَفَةُ [ez-zelefet] (fethateynle) Şol su cemʹ olacak yerdir ki suyla dolmuş ola.

اَلزُّلْفَةُ [ez-zulfet] (zâ’nın zammı ve lâm’ın sükûnuyla) ve

اَلزُّلْفَى [ez-zulfâ] (zâ’nın zammı ve lâm’ın sükûnu ve elifin kasrıyla) Kurbet ve menzilet maʹnâsınadır. Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَمَا أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ بِالَّتِي تُقَرِّبُكُمْ عِنْدَنَا زُلْفَى﴾ (سبأ، 37) Pes زُلْفَى [zulfâ] İsm-i masdardır, gûyâ بِالَّتِي تُقَرِّبُكُمْ إِزْدِلَافًا buyurulmuştur. Ve

زُلْفَةٌ [zulfet] (zâ’nın zammı ve lâm’ın sükûnuyla) Gecenin evvelinden bir bölüğüne dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı