اَلْقَفْرُ [el-ḵafr] (جَفْرٌ [cefr] vezninde) ve
اَلْقَفْرَةُ [el-ḵafret] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) ve
اَلْمِقْفَارُ [el-miḵfâr] (مِعْيَارٌ [miʹyâr] vezninde) Hâlî arza, yaʹnî otsuz ve susuz kır ve hâlî yere denir. قَفْرٌ [ḵafr]ın cemʹi قِفَارٌ [ḵifâr]dır ḵâf’ın kesriyle ve قُفُورٌ [ḵufûr]dur. Ve
قَفْرٌ [ḵafr] Katıksız ekmeğe vasf olur, ke-mâ se-yuzkeru. Ve
قَفْرٌ [ḵafr] Masdar olur, bir adamın izine uyup ardınca gitmek maʹnâsına; yukâlu: قَفَرَ الْأَثَرَ قَفْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا اقْتَفَاهُ وَتَبِعَهُ Ve
قَفْرٌ [ḵafr] Şol öküz danasına denir ki çifte koşulmak için anasından ʹazl ve tefrîk olunmuş ola.
اَلْقَفِرَةُ [el-ḵafiret] (ḵâf’ın fethi ve fâ’nın kesriyle) Şol ʹavrettir ki kalîletü’l-lahm ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı