اَلْمَلَذُ [el-melež] (fethateynle) Karanlık karışmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَلِذَ الظَّلاَمُ مَلَذًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اخْتَلَطَ
اَلْمَلْذُ [el-melž] (mîm’in fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Yalan söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَلَذَ الرَّجُلُ مَلْذًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا كَذَبَ Ve mızrak sançmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَلَذَ فُلاَنًا إِذَا طَعَنَهُ بِالرُّمْحِ Ve elin üzerini bir nesne ile silmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَلَذَهُ عَلَى يَدِهِ إِذَا مَسَحَهُ Ve at kısmı seğirtirken ellerinin mevziʹine ayakları yetişmeğe vüsʹ-i mezîd bulmamak vechiyle kollarını gâyetü’l-gâye gerimleyip sündürerek sürʹatle seğirtmek maʹnâsınadır ki pek yüğrük atın hâlidir; yukâlu: يَمْلِذُ الْفَرَسُ أَيْ يَمُدُّ ضَبْعَيْهِ حَتَّى لاَ يَجِدَ مَزِيدًا لِلِّحَاقِ وَيُسْرِعَ فِي عَدْوِهِ
اَلْمَلْذُ [el-melž] (mîm’in fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Dürtmek, taʹn maʹnâsına; yukâlu: مَلَذَهُ بِالرُّمْحِ إِذَا طَعَنَهُ Yaʹnî gönder ile dürtse. Ve
مَلْذٌ [melž] At seğirtir iken koltukları açmaktır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı