اَلْمَلِزُ [el-meliz (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Gövdesinde balık etleri çok ve iri olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ مَلِزٌ أَيْ عَضِلٌ
اَلْمَلْزُ [el-melz] (mîm’in fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Bir nesneyi iletmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَلَزَ بِالشَّيْءِ مَلْزًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا ذَهَبَ بِهِ Ve gerilenmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَلَزَ عَنْهُ إِذَا تَأَخَّرَ
اَلْمِلَزُّ [el-milezz] (mîm’in kesriyle) Şedîdü’l-husûmet adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ مِلَزٌّ أَيْ شَدِيدُ الْخُصُومَةِ
اَلْمِلَزُّ [el-milezz] (mîm’in kesri ve lâm’ın fethiyle) Şedîdü’l-husûmet olan kimse; yukâlu: رَجُلٌ مِلَزٌّ شَدِيدُ الْخُصُومَةِ لَزُومٌ لِمَا طَالَبَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı