اَلنَّغْرُ [en-naġr] (nûn’un ve ġayn-ı muʹcemenin fethiyle) ve
اَلنَّغَرَانُ [en-neġarân] (fetehâtla) Bir adamın ifrât-ı gazabdan derûnu cûş u hurûş eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَغِرَ الرَّجُلُ وَنَغَرَ عَلَيْهِ نَغْرًا وَنَغَرَانًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالثَّانِي وَالثَّالِثِ إِذَا غَلاَ جَوْفُهُ غَضَبًا Ve nâka ensesini kısıp derneştirip gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَغِرَتِ النَّاقَةُ إِذَا ضَمَّتْ مُؤَخَّرَهَا فَمَضَتْ Ve tencere kaynamak maʹnâsınadır; yukâlu: نَغِرَتِ الْقِدْرُ إِذَا فَارَتْ
اَلنِّغْرَانُ [en-niġrân] (nûn’un kesri ve ġayn’ın sükûnuyla) Cemʹi, صُرَدٌ [ṡured]le صِرْدَانٌ [ṡirdân] gibi. Ve صُرَدٌ [ṡured] göçegen dedikleri kuş.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı