en-nuḵab ~ اَلنُّقَبُ

Kamus-ı Muhit - النقب maddesi

اَلنُّقَبُ [en-nuḵab] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) Bu dahi uyuz ʹilletine, ʹalâ-kavlin bedende bölük bölük olan uyuzluğa denir.

اَلنَّقَبُ [en-naḵab] (fethateynle) Çizme ve sâ΄ir ayakkabı delinmek ve yırtılmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَقِبَ الْخُفُّ أَيِ الْمَلْبُوسُ إِذَا تَخَرَّقَ Ve devenin tabanı taşırkamak yâhûd aşınmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَقِبَ الْبَعِيرُ إِذَا حَفِيَ أَوْ رَقَّتْ أَخْفَافُهُ

اَلنَّقْبُ [en-naḵb] (nûn’un fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Deliğe denir, ثَقْبٌ [šamp;aḵb] maʹnâsına ki Fârisîde sûrâh denir ve bu ismdir. Ve masdar olur, delik delmek maʹnâsına, niteki mü΄ellif Baṡâ΄ir’de tasrîh eylemiştir; yukâlu: نَقَبَ الْحَائِطَ نَقْبًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا خَرَقَهُ

اَلْمَنْقَبُ [el-menḵab] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) ve

اَلْمَنْقَبَةُ [el-menḵabet] (hâ’yla) ve

اَلنُّقْبُ [en-nuḵb] (nûn’un zammıyla) Bunlar da dağ yoluna denir. Ve

مَنْقَبٌ [menḵab] Göbeğe denir, سُرَّةٌ [surret] maʹnâsına; ʹalâ-kavlin göbeğin ön tarafına denir. Ve dürüşt ve haşin olan sarp yola denir.

Vankulu Lugatı - النقب maddesi

اَلنَّقْبُ [en-naḵb] Dağda olan yoldur.

اَلنُّقْبُ [en-nuḵb] (nûn’un zammı ve ḵâf’ın sükûnuyla) نُقْبَةٌ [nuḵbet]in cemʹidir. Ve

نُقْبَةٌ [nuḵbet] Yüze ve levne dahi ıtlâk olunur. Ve

نُقْبَةٌ [nuḵbet] Şol beze derler ki ayak donu gibi ona bağ geçirecek yer dikip giyerler velâkin ağsız olur; ve minhu yukâlu: نَقَبْتُ الثَّوْبَ نُقْبًا أَيْ جَعَلْتُهُ نُقْبَةً

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı