اَلنُّقْزُ [en-nuḵz] (nûn’un zammıyla) Kuyuya denir, بِئْرٌ [bi΄r] maʹnâsına.
اَلنَّقَزُ [en-neḵaz] (fethateynle) Mâlın kemterine denir; yukâlu: أَعْطَاهُ النَّقَزَ أَيْ رُذَالَ الْمَالِ Nûn’un kesriyle de lügattir.
اَلنَّقِزُ [en-neḵiz] (kâf’la كَتِفٌ [ketif] vezninde) Lezîz ve sâfî ve hoş-güvâr suya denir; yukâlu: مَاءٌ نَقِزٌ أَيْ صَافٍ عَذْبٌ Ve lakab maʹnâsınadır; bunda fethateynle de câ΄izdir.
اَلنَّقْزُ [en-naḵz] (nûn’un fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) ve
اَلنَّقَزَانُ [en-neḵazân] (fetehâtla) Sıçramak maʹnâsınadır; yukâlu: نَقَزَ الظَّبْيُ نَقْزًا وَنَقَزَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا وَثَبَ
اَلنَّقَزُ [en-neḵaz] (fethateynle) Mâlın döküntüsü rüzâl-ı mâl maʹnâsına.
اَلنَّقِزُ [en-neḵiz] (nûn’un fethiyle ve ḵâf’ın kesriyle) Kezâlik mâlın döküntüsü ve alçağı.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı