اَلسَّدْعُ [es-sedʹ] (رَدْعٌ [redʹ] vezninde) Bir nesneyi bir nesneye şiddetle çarpmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَعَهُ بِهِ سَدْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا صَدَمَهُ بِهِ Ve boğazlamak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَعَهُ إِذَا ذَبَحَهُ Ve yaymak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَعَهُ إِذَا بَسَطَهُ Ve yüz üzere ser-nigûn düşüp kapanmak maʹnâsınadır; yukâlu: سُدِعَ الرَّجُلُ عَلَى الْمَجْهُولِ سَدْعَةً شَدِيدَةً إِذَا نُكِبَ نَكْبَةً شَدِيدَةً
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı