es-sudf ~ اَلسُّدْفُ

Kamus-ı Muhit - السدف maddesi

اَلسَّدَفُ [es-sedef] (fethateynle) سَدْفَةٌ [sedfet] maʹnâsınadır; yukâlu: جَاءَ فُلاَنٌ فِي السَّدْفَةِ وَالسَّدَفِ أَيِ الظُّلْمَةِ أَوِ الضَّوْءِ أَوْ سُمِّيَا بِاسْمٍ لِأَنَّ كُلاًّ يَأْتِي عَلَى الْآخَرِ أَوِ السَّدْفَةُ إِخْتِلاَطُ الضَّوْءِ وَالظُّلْمَةِ مَعًا لِوَقْتِ مَا بَيْنَ طُلُوعِ الْفَجْرِ إِلَى الْإِسْفَارِ Ve

سَدَفٌ [sedef] Sabâh vaktinin çatıp açılmasına denir ki sabâha karşı olacaktır; yukâlu: جَاءَ فِي السَّدَفِ أَيِ الصُّبْحِ وَإِقْبَالِهِ Bu terkîb yine أَعْجَبَنِي زَيْدٌ وَكَرَمُهُ bâbındandır. Ve gecenin karartısına denir; yukâlu: جَاءَ فِي سَدَفِ اللَّيْلِ أَيْ سَوَادِهِ Ve dişi koyuna denir. Ve سَدَفْ سَدَفْ [sedef sedef] mükerreren dişi koyunu sağmak için çağırdıkları savttan hikâyedir.

Vankulu Lugatı - السدف maddesi

اَلسُّدْفُ [es-sudf] (sîn’in zammı ve dâl’ın sükûnuyla) ve

اَلسَّدْفَةُ [es-sedfet] (sîn’in fethi ve kezâlik dâl’ın sükûnuyla) Zulmet maʹnâsınadır, ehl-i Necd lügati üzere. Ve gayrılar lügati üzere ضَوْءٌ maʹnâsınadır. Pes azdâddan olur. Ve bu zikr olunan Aṡmaʹî rivâyeti üzeredir.

اَلسَّدَفُ [es-sedef] (fethateynle) Zikr olunan maʹnâyadır. Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: سَدْفَةٌ [sedfet]i baʹzılar ضَوْءٌ [ḋav΄]in zulmete ihtilâtıdır dedi, tulûʹ-ı fecrden vakt-i isfâra dek olan ihtilât gibi. Ve

سَدَفٌ [sedef] Gecenin kendiye ıtlâk olunur. Ve

سَدَفٌ [sedef] Kezâlik subha ve ikbâl-i subha ıtlâk olunur, Ferrâ rivâyeti üzere.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı