اَلسَّدِكُ [es-sedik] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Bir nesneye düşkün adama denir; yukâlu: هُوَ سَدِكٌ بِهِ أَيْ مُولَعٌ بِهِVe iş işlemekte eli çabuk çîre-dest adama denir; yukâlu: رَجُلٌ سَدِكٌ أَيِ الْخَفِيفُ الْيَدَيْنِ بِالْعَمَلِ Ve mızrak sançmakta mâhir ve sebük-dest adama denir; yukâlu: هُوَ سَدِكٌ بِالرُّمْحِ أَيْ طَعَّانٌ Ve bir nesneye dâ΄imâ mülâzım olan kimseye denir; yukâlu: هُوَ سَدِكٌ بِهِ أَيْ لَازِمٌ بِهِ
اَلسَّدْكُ [es-sedk] (sîn’in fethiyle) ve
اَلسَّدَكُ [es-sedek] (fethateynle) Ayrılmamak vech üzere bir nesneye mülâzım olmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدِكَ بِهِ سَدْكًا وَسَدَكًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَزِمَهُ
اَلسَّدَكُ [es-sedek] (fethateynle) Lüzûm maʹnâsına; yukâlu: سَدِكَ بِهِ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَزِمَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı