eḋ-ḋarab ~ اَلضَّرَبُ

Kamus-ı Muhit - الضرب maddesi

اَلضَّرَبُ [eḋ-ḋarab] (fethateynle) Soğuğa dokunmak ve soğuklamak maʹnâsınadır; yukâlu: ضَرِبَ النَّبَاتُ ضَرَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ضَرَبَهُ الْبَرْدُ

اَلضَّارِبُ [eḋ-ḋârib] ve

اَلضَّرِيبُ [eḋ-ḋarîb] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve

اَلضَّرُوبُ [eḋ-ḋarûb] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) ve

اَلضَّرِبُ [eḋ-ḋarib] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْمِضْرَبُ [el-miḋrab] (مِنْبَرٌ [minber] vezninde) Çok vurucu, kesîrü’d-darb maʹnâsınadır.

اَلضَّرْبُ [eḋ-ḋarb] (ḋâd’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: ضَرَبَهُ ضَرْبًا مِنَالْبَابِ الثَّانِي

Vankulu Lugatı - الضرب maddesi

اَلضَّرَبُ [eḋ-ḋarab] (ḋâd’ın ve râ’nın fethiyle) Beyâz bala derler ki koyu ola; tezkîr ve te΄nîsi câ΄izdir.

اَلضَّرْبُ [eḋ-ḋarb] (ḋâd’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Vurmak; yukâlu: ضَرَبَهُ يَضْرِبُهُ ضَرْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve yer yüzünde sefer etmeğe dahi derler; yukâlu: ضَرَبَ فِي الْأَرْضِ ضَرْبًا إِذَا سَارَ فِي ابْتِغَاءِ الرِّزْقِ Ve menʹ etmek maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: ضَرَبَ عَلَى يَدِ فُلَانٍ إِذَا حَجَرَ عَلَيْهِ Ve ürküp kaçmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: ضَرَبَ الْبَعِيرُ فِي جَهَازِهِ أَيْ نَفَرَ Yaʹnî kaçan ki deve pâlânıyla kaçıp pâlânı asılı kalıp ziyâde ürkse ضَرَبَ فِي جَهَازِهِ derler. Ve

ضَرْبٌ [ḋarb] Nisbet maʹnâsına da gelir; yukâlu: ضَرَبَتْ فِيهِ فُلَانَةُ بِعِرْقٍ ذِي أَشَبٍ Ve أَشَبٌ [eşeb] fethateynle ve şîn-i muʹceme ile iltibâs maʹnâsınadır; yaʹnî filâne oğlanı müştebih damar nisbetiyle doğurmuştur. Ve

ضَرْبٌ [ḋarb] Hafîf yağmura dahi derler. Ve

ضَرْبٌ [ḋarb] Etine yeyni adama derler, hafîfü’l-lahm maʹnâsına. Ve ekin yerine dahi derler, ضَيْعَةٌ [ḋayʹat] maʹnâsına. Ve nevʹ maʹnâsına da gelir. Ve sikke maʹnâsına da istiʹmâl olunur; yukâlu: دِرْهَمٌ ضَرْبٌ Masdar ile sıfatlanmak kabîlindendir, nitekim مَاءٌ غَوْرٌ وَسَكْبٌ derler. Ve baʹzılar eyitti, ضَرْبٌ [ḋarb] seyrde sürʹat etmeğe dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı