اَلضَّرْزُ [eḋ-ḋarz] (طَرْزٌ [ṯarz] vezninde) Bir arzın düzleri az ve tümsek tümsek ve diş diş yüksekleri çok olmak maʹnâsınadır, sülûku saʹb olur; tekûlu: أَعْيَانِي ضَرْزُ تِلْكَ الْأَرْضِ أَيْ كَثْرَةُ هُبْرِهَا وَقِلَّةُ جَدَدِهَا
اَلضِّرِزُّ [eḋ-ḋirizz] (فِلِزٌّ [filizz] vezninde) Bahîl ve nâkes denir; yukâlu: رَجُلٌ ضِرِزٌّ أَيْ بَخِيلٌ Ve pek saht ve sulb olan kayaya denir. Ve arslana denir.
اَلضِّرِزُّ [eḋ-ḋirizz] (kesreteynle ve zâ’nın teşdîdiyle فِلِزٌّ [filizz] vezni üzere) Şol bahîl kimsedir ki onun elinden bir nesne alınmaz. Ve فِلِزٌّ [filizz] Âteşte eritilen cevâhirin ثُفْلٌ [šamp;üfl]üne derler ki çöküntüsü ve yaramazıdır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı