eḋ-ḋares ~ اَلضَّرَسُ

Kamus-ı Muhit - الضرس maddesi

اَلضَّرَسُ [eḋ-ḋares] (fethateynle) Ekşi nesne yemekle dişleri küngülenip kamaşmak maʹnâsınadır; yukâlu: ضَرِسَتْ أَسْنَانُهُ ضَرَسًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا كَلَّتْ مِنْ تَنَاوُلِ حَامِضٍ

اَلضِّرْسُ [eḋ-ḋirs] (ḋâd’ın kesriyle) Dişe denir, سِنٌّ [sinn] maʹnâsına. Ve bu müzekkerdir; cemʹi ضُرُوسٌ [ḋurûs] ve أَضْرَاسٌ [aḋrâs] gelir.

اَلضَّرِسُ [eḋ-ḋaris] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Şol adama denir ki acıktıkta dargınlık peydâ eder ola; yukâlu: رَجُلٌ ضَرِسٌ إِذَا كَانَ يَغْضَبُ مِنَ الْجُوعِ Ve çetin huylu adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ ضَرِسٌ أَيِ الصَّعْبُ الْخُلُقِ Ve bir feres ismidir ki Nebiyy-i ekrem ʹaleyhi’s-selâm hazretleri bir Fezârî’den iştirâ ve ismini tagyîr ile سَكْبٌ [Sekb] ile müsemmâ eylediler.

اَلضَّرْسُ [eḋ-ḋars] (ḋâd’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Dişler ile bir nesneyi pek ısırmak maʹnâsınadır; yukâlu: ضَرَسَ الشَّيْءَ ضَرْسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا عَضَّهُ شَدِيدًا بِالْأَضْرَاسِ Ve zamân bir adama saht ve şedîd olup âzürde ve rencîde eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ضَرَسَهُمُ الزَّمَانُ إِذَا اشْتَدَّ عَلَيْهِمْ Ve bir gün akşama kadar hâmûş durmak maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki lisânını ısırmakla tekellümden ʹâciz olmuş olur; yukâlu: ضَرَسَ الرَّجُلُ إِذَا صَمَتَ يَوْمَهُ إِلَى اللَّيْلِ Ve serkeş deve râm ve zelûl olmak için burnunu taşla cerh eyledikten sonra burnuna kiriş yâhûd bir kayış geçirmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ضَرَسَ الْبَعِيرَ إِذَا أَفْقَرَ أَنْفَهُ بِمَرْوَةٍ ثُمَّ وَضَعَ عَلَيْهِ وَتَرًا وَقِدًّا لِيُذَلَّلَ بِهِ Ve

ضَرْسٌ [ḋars] Nebâtâtı seyrek seyrek ve parça parça olan arza ıtlâk olunur ki diş diş olur. Burada ضَرْسٌ [ḋars] مَضْرُوسٌ [maḋrûs] maʹnâsınadır; yukâlu: أَرْضٌ ضَرْسٌ إِذَا صَارَ نَبَاتُهَا هَهُنَا وَهَهُنَا Ve

ضَرْسٌ [ḋars] Kuyunun içerisini taşla örmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ضَرَسَ الْبِئْرَ ضَرْسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا طَوَاهَا بِالْحِجَارَةِ

Vankulu Lugatı - الضرس maddesi

اَلضَّرَسُ [eḋ-ḋares] (fethateynle) Ekşi nesne yemekle diş kamaşmak; yukâlu: ضَرِسَتْ أَسْنَانُهُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ

اَلضِّرْسُ [eḋ-ḋirs] (ḋâd’ın kesri ve râ’nın sükûnuyla) Sivri dişlerin verâsında olan diştir. Ve bu müzekkerdir, mâdâmki ona bu ism ıtlâk oluna, zîrâ dişlerin cemîʹisi mü΄ennestir, illâ أَضْرَاسٌ [aḋrâs] ve أَنْيَاٌب [enyâb] mü΄ennes değildir.

اَلضَّرِسُ [eḋ-ḋaris] (ḋâd’ın fethi ve râ’nın kesriyle) Hulku çetin olan kimse; yukâlu: رَجُلٌ ضَرِسٌ شَرِسٌ أَيْ صَعْبُ الْخُلُقِ Ve bu Yezîdî rivâyetidir.

اَلضَّرْسُ [eḋ-ḋars] (ḋâd’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Azı dişiyle muhkem ısırmak; yukâlu: ضَرَسْتُ السَّهْمَ إِذَا عَجَمْتَهُ Yaʹnî diş yerleri okta te΄sîr etse. Ve

ضَرْسٌ [ḋars] Zamâne şiddet üzere olmağa dahi derler; yukâlu: ضَرَسَهُمُ الزَّمَانُ إِذَا اشْتَدَّ عَلَيْهِمْ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı