اَلْغَمِرَةُ [el-ġamiret] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) Et zifiri bulaşmış ele denir. Ve bir nevʹ siyâh sevb adıdır ki köle ve câriye kısmı giyerler.
اَلْغُمْرُ [el-ġumr] ve
اَلْغُمْرَةُ [el-ġumret] (ġayn’ların zammıyla) Zaʹferâna denir.
اَلْغَمَرُ [el-ġamer] (fethateynle) ve
اَلْغَمْرَةُ [el-ġamret] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) ve
اَلْغُمَارَةُ [el-ġumâret - el-ġamâret] (ġayn’ın zammı ve fethiyle) Bunlar da müzdehim nâsa ıtlâk olunur; tekûlu: دَخَلْتُ فِي غَمَرِ النَّاسِ وَغَمْرَتِهِمْ وَغَمَارَتِهِمْ وَغُمَارَتِهِمْ أَيْ فِي جَمَاعَتِهِمْ وَلَفِيفِهِمْ Ve
غَمَرٌ [ġamer] (fethateynle) Et râyihasına denir. Ve ele bulaşan zifirine denir. Ve bu maʹnâda masdar olur, tekûlu: غَمِرَتْ يَدِي غَمَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَلِقَ بِهَا دَسَمُ اللَّحْمِ Ve
غَمَرٌ [ġamer] Derûnda münʹakid hıkd ve kîneye denir; ġayn’ın kesriyle de câ΄izdir. Cemʹi غُمُورٌ [ġumûr] gelir; yukâlu: فِي قَلْبِهِ غَمَرٌ وَغَمِرٌ أَيْ غِلٌّ وَحِقْدٌ Ve
غَمَرٌ [ġamer] Masdar olur, derûnda kîn tutmak maʹnâsınadır; yukâlu: غَمِرَ صَدْرُهُ غَمَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا غَلَّ
اَلْغَمِرَةُ [el-ġamiret] (ġayn’ın fethi ve mîm’in kesriyle) Etten yâhûd balıktan râyiha bağlayan nesne; yukâlu: غَمِرَتْ يَدِي فَهِيَ غَمِرَةٌ كَمَا تَقُولُ مِنَ السَّهَكِ سَهِكَةٌ Ve minhu: مِنْدِيلُ الْغَمَرِ [mindîlu’l-ġamer] yağlık maʹnâsına.
اَلْغُمْرَةُ [el-ġumret] (ġayn’ın zammıyla) Mü΄ennesi, umûr tecribe etmeyen ʹavret maʹnâsına.
اَلْغَمْرَةُ [el-ġamret] (ġayn’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Katılık, şiddet maʹnâsına. Ve
غَمْرَةٌ [ġamret] Suyun ve halkın izdihâmına dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı