اَلْفَدَاءُ [el-fedâ΄] (سَمَاءٌ [semâ΄] vezninde) Bir şey΄in kalınlığına ve hacmine denir; yukâlu: فَدَاؤُهُ غَلِيظٌ أَيْ حَجْمُهُ Ve gılâl enbârına denir; ʹalâ-kavlin galle yâhûd kümesine denir.
اَلْفِدَاءُ [el-fidâ΄] (fâ’nın kesriyle) ve
اَلْفِدَى [el-fidâ] (fâ’nın kesri ve fethi ve elifin kasrıyla) Bedel verip esîr ve giriftâr makûlesini kurtarmak maʹnâsınadır ki yeniden iştirâ eylemek menzilindedir; yukâlu: فَدَاهُ يَفْدِيهِ فِدَاءً وَفِدًى إِذَا أَعْطَى شَيْئًا فَأَنْقَذَهُ
اَلْفَدَاءُ [el-fedâ΄] (fâ’nın fethi ve elifin meddiyle) Şol enbârdır ki onda hubûbât cemʹ olunur, buğdaydan ve arpadan ve hurmâdan ve bunlara şebîh her ne ki var ise.
اَلْفِدَاءُ [el-fidâ΄] (fâ’nın kesri ve elifin meddi ve kasrıyla) Şol bedeldir ki kişi onunla kendin halâs eyler; yukâlu: قُمْ فِدًى لَكَ أَبِي وَأُمِّي Ve kaçan fâ meftûh olsa elif kasr olunur. Ve ʹArab tâ΄ifesinden baʹzı münevven olan فِدًى [fiden]in fâ’sın lâm-ı cârreye mukârin oldukta meksûr edip فِدَاءً لَكَ derler, zîrâ şol nekiredir ki bununla duʹâ kasd eylerler, سَقْيًا ve رَعْيًا gibi. Ve
فِدَاءٌ [fidâ΄] Zikr olunan bedeli vermeğe dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı