اَلنِّقْسُ [en-niḵs] (nûn’un kesriyle) Yazı yazacak mürekkebe denir. Cemʹi أَنْقَاسٌ [enḵâs] ve أَنْقُسٌ [enḵus] gelir, yukâlu: كَتَبَهُ بِنِقْسٍ ثَابِتٍ أَيْ بِمِدَادٍ
اَلنَّقْسُ [en-naḵs] (رَقْصٌ [raḵṡ] vezninde) Çan çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَقَسَ الرَّاهِبُ بِالْوَبِيلِ النَّاقُوسَ نَقْسًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا ضَرَبَهُ بِهِ Ve bir adamı ʹayblamak maʹnâsınadır; yukâlu: نَقَسَهُ إِذَا عَابَهُ Ve masharalığa almak maʹnâsınadır; yukâlu: نَقَسَهُ إِذَا سَخِرَ بِهِ Burada mü΄ellifin وَاللَّقْسُ kavli zâ΄iddir, zîrâ tekrârdır. Ve uyuzluk maʹnâsınadır; yukâlu: أَصَابَهُ النَّقْسُ أَيِ الْجَرَبُ
اَلنِّقْسُ [en-niḵs] (nûn’un kesri ve ḵâf’ın sükûnuyla) Mürekkebdir ki onunla yazı yazarlar.
اَلنَّقْسُ [en-naḵs] (nûn’un fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) نَاقُوسٌ [nâḵûs] çalmak. Ve fi’l-hadîsi: “كَادُوا يَنْقُسُونَ حَتَّى رَأَى عَبْدُ اللهِ بْنُ زَيْدٍ الْأَذَانَ فِي الْمَنَامِ” Ve نَقْسٌ [naḵs] لَقْسٌ [laḵs] gibi şol kimseye derler ki halkı taʹyîb edip suhriyyeye ala.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı