اَلْإِبْسَارُ [el-ibsâr] (hemzenin kesriyle) Bu dahi yara ve çıban olmazdan mukaddem sıkıp deşmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبْسَرَ الْقَرْحَةَ بِمَعْنَى بَسَرَهَا Ve bî-vakt ve bî-mahal hâcet taleb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبْسَرَ الْحَاجَةَ إِذَا طَلَبَهَا فِي غَيْرِ أَوَانِهِ Ve hurmâ koruğunu hurmâ ile karıştırıp birden nebîz eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبْسَرَ التَّمْرَ بِمَعْنَى بَسَرَهُ Ve mahalli olmayan yerde kuyu kazmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَبْسَرَ الرَّجُلُ إِذَا حَفَرَ فِي أَرْضٍ مَظْلُومَةٍ Ve gemi deryâya gitmeyip durmak yâ oturmak maʹnâsınadır ki hemzesi selb içindir; yukâlu: أَبْسَرَ الْمَرْكَبُ فِي الْبَحْرِ إِذَا وَقَفَVanḵulu bunu müteʹaddî olmak üzere terceme eylemekle gayr-i musîbdir.
اَلْإِبْسَارُ [el-ibsâr] (hemzenin kesriyle) Hurmâ koruk olmak; yukâlu: أَبْسَرَ النَّخْلُ أَيْ صَارَ مَا عَلَيْهِ بُسْرًا Ve
إِبْسَارٌ [ibsâr] Gemi deryâda oturmağa dahi derler; yukâlu: أَبْسَرَ الْمَرْكَبُ فِي الْبَحْرِ أَيْ وَقَفَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı