اَلْإِبْقَاقُ [el-ibḵâḵ] (hemzenin kesriyle) Bu dahi ʹavretin evlâdı kesîr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَقَّتِ الْمَرْأَةُ إِذَا كَثُرَ أَوْلاَدُهَا Ve bir kimsenin hakkında çok söz söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَقَّ عَلَى الْقَوْمِ إِذَا كَثُرَ كَلاَمُهُ Ve bir nesneyi çok ve firâvân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَقَّهُمْ خَيْرًا وَشَرًّا إِذَا أَوْسَعَهُمْ Ve derenin otları kaynayıp bitmeğe başlamak maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَقَّ الْوَادِي إِذَا خَرَجَ نَبَاتُهُ Burada بَقَاقُهُ nüshası muharreftir. Ve koyun ve keçi kurak yılda arık ve mehzûl iken döl dökmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَقَّتِ الْغَنَمُ فِي الْجَدْبِ إِذَا وَلَدَتْ وَهِيَ مَهَازِيلُ
اَلْإِبْقَاقُ [el-ibḵâḵ] (hemzenin kesriyle) Kesîrü’l-kelâm olmak; yukâlu: أَبَقَّ الرَّجُلُ إِذَا كَثُرَ كَلَامُهُ Ve
إِبْقَاقٌ [ibḵâḵ] ʹAvret çok evlâd doğurmağa da derler; yukâlu: أَبَقَّتِ الْمَرْأَةُ إِذَا كَثُرَ وَلَدُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı