اَلْإِتْمَامُ [el-itmâm] (hemzenin kesriyle) Bir nesneyi tamâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَتَمَّهُ إِذَا جَعَلَهُ تَامًّا Ve hâmilin müddet-i hamli nihâyet bulup doğurması gelip çatmak maʹnâsınadır ki ayı günü tamâm olmak taʹbîr olunur; yukâlu: أَتَمَّتِ الْحُبْلَى إِذَا دَنَا وِلَادُهَا Ve nebât kısmı tamâm mikdârını bulmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَتَمَّ النَّبْتُ إِذَا اكْتَهَلَ Ve ayın nûru tamâm dolup bedr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَتَمَّ الْقَمَرُ إِذَا امْتَلَأَ فَبَهَرَ فَهُوَ بَدْرٌ تَمَامٌ Ke-mâ zukire. Ve bir adama تِمٌّ [timm] vermek yaʹnî demir bel vermek maʹnâsınadır; yukâlu: أَتَمَّ فُلَانًا إِذَا أَعْطَاهُ التِّمَّ
اَلْإِتْمَامُ [el-itmâm] (hemzenin kesriyle) Bir nesneyi tamâm etmek; tekûlu: أَتَمَّهُ غَيْرُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı