اَلتَّأْمِينُ [et-te΄mîn] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) ve
اَلْإِئْتِمَانُ [el-i΄timân] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) ve
اَلْإِسْتِيمَانُ [el-istîmân] Bunlar da bir adamı bir nesne üzere emîn kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَمَّنَهُ عَلَى كَذَا وَائْتَمَنَهُ وَاسْتَأْمَنَهُ بِمَعْنَى أَمِنَهُ عَلَيْهِ Şârih der ki إِسْتِيمَانٌ [istîmân] emân taleb eylemek ve emâna dâhil olmak maʹnâlarına da gelir. İntehâ. Ve
تَأْمِينٌ [te΄mîn] Bir adamı emn ve emân üzere kılmak ve emân vermek maʹnâsınadır; yukâlu: أَمَّنَهُ إِذَا جَعَلَ فِي الْأَمْنِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı