اَلْإِضْمِحْلَالُ [el-iḋmiḩlâl] (إِقْشِعْرَارٌ [iḵşiʹrâr] vezninde) Bir nesne zâ΄il ve nâbûd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِضْمَحَلَّ الشَّيْءُ إِذَا ذَهَبَ Ve bunda mîm’in takdîmiyle إِمْضَحَلَّ ve nûn’la إِضْمَحَنَّ dahi lügattir. Ve çözülmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: إِضْمَحَلَّ الْحَبْلُ إِذَا انْحَلَّ Ve havâdan bulut sıyrılıp açılmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِضْمَحَلَّ السَّحَابُ إِذَا انْقَشَعَ Ve mâdde-i mezbûrenin mevziʹi zikri bu makâmdır, “ض،ح،ل” mâddesi değildir. Şârih der ki mü΄ellif gerçi mîm’in asâletine zehâbla Cevherî’ye taʹrîz eylemiştir, lâkin ekser-i sarfiyyûn ziyâdesine kâ΄illerdir.
اَلْإِضْمِحْلَالُ [el-iḋmiḩlâl] (hemzenin ve mîm’in kesriyle) Bir nesne gitmek; yukâlu: إِضْمَحَلَّ الشَّيْءُ إِذَا ذَهَبَ Ve Kilâbiyyîn lügatinde إِمْضَحَلَّ derler, mîm’in takdîmiyle Ebû Zeyd hikâyeti üzere. Ve
إِضْمِحْلَالٌ [iḋmiḩlâl] Bulutun açılmasına dahi derler; yukâlu: إِضْمَحَلَّ السَّحَابُ إِذَا تَقَشَّعَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı