اَلتَّفَيْهُقُ [et-tefeyhuḵ] (تَفَيْعُلٌ [tefeyʹul] vezninde) Kelâmda taʹammuk ederek değirmen çakçakası gibi pek çok söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَفَيْهَقَ فِي كَلَامِهِ إِذَا تَنَطَّعَ وَتَوَسَّعَ كَأَنَّهُ مَلَأَ بِهِ فَمَهُ Yaʹnî doldurmak maʹnâsına olan فَهْقٌ [fehḵ] lafzından me΄hûzdur.
اَلتَّفَيْهُقُ [et-tefeyhuḵ] (fethateynle ve yâ’nın sükûnu ve hâ’nın zammıyla) Kelâmda kesret ve vüsʹat üzere olmağa derler, Ferrâ rivâyeti üzere; yukâlu: فُلَانٌ يَتَفَيْهَقُ فِي كَلَامِهِ إِذَا تَوَسَّعَ فِيهِ وَتَنَطَّعَ Ve تَنَطُّعٌ [tenaṯṯuʹ] ṯâ ve ʹayn-ı mühmeleteynle kelâmda taʹammuk üzere olmağa derler. Ve Ferrâ eyitti: Bunun aslı فَهَقٌ [fehaḵ]tendir imtilâ maʹnâsına, gûyâ ki kelimâtla ağzın doldurur, taʹâmla kâse dolduğu gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı