اَلتَّنَسُّمُ [et-tenessum] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Soluk almak maʹnâsınadır; yukâlu: تَنَسَّمَ الرَّجُلُ إِذَا تَنَفَّسَ Ve rüzgâr istişmâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَنَسَّمَ النَّسِيمَ إِذَا تَشَمَّمَهُ Ve bir mekân râyiha-i tayyibe ile muʹattar olmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَنَسَّمَ الْمَكَانُ بِالطِّيبِ إِذَا أَرِجَ Ve te΄ennî ve tedrîcle taleb ü tahsîl-i ʹilm eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَنَسَّمَ الْعِلْمَ إِذَا تَلَطَّفَ في الْتِمَاسِهِ
اَلتَّنَسُّمُ [et-tenessum] (fethateynle ve sîn’in zammı ve teşdîdiyle) Nefes almak; teneffüs maʹnâsına. Ve
تَنَسُّمٌ [tenessum] Bir nesnenin eserin bulmağa dahi derler. Ve fi’l-hadîsi: “لَمَّا تَنَسَّمُوا رَوْحَ الْحَيَاةِ” أَيْ وَجَدُوا نَسِيمَهَا Ve baʹzı nüshada رِيحُ الْحَياةِ dahi vâkiʹ olmuş, yel maʹnâsına. رَوْحٌ [revḩ] feth-i râ΄ ile نَسِيمٌ [nesîm] maʹnâsına olduğu gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı