اَلثَّفَالُ [ešamp;-šamp;efâl] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve
اَلثَّفَلُ [ešamp;-šamp;efel] (جَبَلٌ [cebel] vezninde) Ayağı ağır hayvâna denir.
اَلثِّفَالُ [ešamp;-šamp;ifâl] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) İbriğe denir ki âbdest alınır. Ve el değirmeni altına yaydıkları sofraya denir. Ve Zuheyr nâm şâʹirin işbu: “فَتَعْرُكْكُمُ عَرْكَ الْهَوَى بِثِفَالِهَا” mısrâʹında vâkiʹ بِثِفَالِهَا kelimesinin bâ’yı عَلَى yâhûd مَعَ maʹnâsına olmakla zarf-ı mahalliyyet-i hâldedir, حَالَ كَوْنِهَا طَاحِنَةً sebkindedir, zîrâ değirmen çekenler altına sofrayı çektikleri vaktte bast ederler. Ve
ثِفَالٌ [šamp;ifâl] Değirmenin alt taşına denir; ثُفَالٌ [šamp;ufâl] dahi denir, غُرَابٌ [ġurâb] vezninde.
اَلثَّفَالُ [ešamp;-šamp;efâl] (šamp;â’nın fethiyle) Batî΄ü’l-hareket olan deve; yukâlu: جَمَلٌ ثَفَالٌ إِذَا كَانَ بَطِيئًا
اَلثِّفَالُ [ešamp;-šamp;ifâl] (šamp;â’nın kesriyle) Şol deridir ki döşeyip üzerinde el değirmeni çekerler, un zikr olunan deri üzerine dökülsün diye. Ve gâh olur değirmenin alt taşına dahi ثِفَالٌ [šamp;ifâl] derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı