اَلثُّكْنَةُ [ešamp;-šamp;uknet] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) Kılâdeye denir. Ve sancağa denir. Ve kabr ve mezâra denir. Ve yerde olan çukur âteş ocağına denir. Ve bir nesneyi setr edecek kadar çukura denir. Ve güvercin sürüsüne denir. Ve kalbde menvî olan niyyete denir, gerek îmân ve gerek küfr cihetinden olsun. Ve devenin boynuna taʹlîk eyledikleri alaca yün pâresine denir. Ve ser-ʹasker sancağı altına denir ki ʹaskerin cemʹiyyet-gâhlarıdır, her ne kadar onda bayrak ve sancak dahi yok ise de sûret-i sâniyede ser-ʹaskerin çevre ve dâ΄iresi olur; cemʹi ثُكَنٌ [šamp;uken]dir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde. Kâle’ş-şârih ve minhu’l-hadîsu: “يُحْشَرُ النَّاسُ عَلَى ثُكَنِهِمْ” وَهُوَ جَمْعُ الثُّكْنَةِ أَيِ الرَّايَةِ أَيْ عَلَى مَا مَاتُوا عَلَيْهِ وَأَدْخَلُوا فِي قُبُورِهِمْ مِنَ الْخَيْرِ وَالشَّرِّ أَوِ الثُّكْنَةُ مَرْكَزُ الْأَجْنَادِ وَمُجْتَمَعُهُمْ عَلَى لِوَاءِ صَاحِبِهِمْ
اَلثُّكْنَةُ [ešamp;-šamp;uknet] (šamp;â’nın zammı ve kâf’ın sükûnuyla) Bir sürü, güvercinden yâhûd gayrı nesneden.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı