اَلثَّقَلُ [ešamp;-šamp;eḵal] (fethateynle) Müsâfirin metâʹ ve haşemine denir, sâz u sâmân ve bâr u büngâh maʹnâsına ki ağırlık taʹbîr olunur; yukâlu: لِلْمُسَافِرِ ثَقَلٌ كَثِيرٌ أَيْ مَتَاعٌ وَحَشَمٌ Ve şol nefîs ve ʹâlî-kadr nesneye denir ki girân-bahâ olmakla sâhibi çokluk istiʹmâl eylemeyip hıfz ve sıyânet eder ola; yukâlu: لَهُ ثَقَلٌ كَثِيرٌ وَهُوَ كُلُّ شَيْءٍ نَفِيسٌ مَصُونٌ ve minhu’l-hadîsu: “إِنِّي تَارِكٌ فِيكُمُ الثَّقَلَيْنِ كِتَابَ اللهِ وَعِتْرَتِي” Bunların her biri şey΄-i nefîs ü masûndur. Ve
اَلثَّقَلَانِ [ešamp;-šamp;eḵalân] Fî kavlihi taʹâlâ:﴿أَيُّهَا الثَّقَلَانِ﴾ اَلْآيَة اَلْإِنْسُ وَالْجِنُّ Zîrâ bunların her biri kuttân-ı arz olmakla gûyâ ki arzı sakîl ederler yâhûd zünûb sebebiyle müskillerdir.
اَلثَّقَلَانِ [ešamp;-šamp;eḵalân] (fethateynle) İns ve cinn tâ΄ifesi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı