el-cibet ~ اَلْجِبَةُ

Kamus-ı Muhit - الجبة maddesi

اَلْوُجُوبُ [el-vucûb] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

اَلْجِبَةُ [el-cibet] عِدَةٌ [ʹidet] vezninde ki aslı وَجْبٌ [vecb]dir, وَعْدٌ [vaʹd] ve عِدَةٌ [ʹidet] gibi, lâzım olmak maʹnâsınadır ki murâd sübût ve temekkün vechiyle lâzım olmaktan ʹibârettir; yukâlu: وَجَبَ الشَّيْءُ وُجُوبًا وَجِبَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا لَزِمَ Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânı üzere وُجُوبٌ [vucûb] mâddesi sukût ve vukûʹ maʹnâsına mevzûʹdur.

اَلْجُبَّةُ [el-cubbet] (cîm’in zammıyla) Libâs-ı maʹrûftur ki Türkîde dahi cübbe denir, maktûʹu’l-kümm ve kasîru’z-zeyl olur. Cemʹi جُبَبٌ [cubeb] gelir قُبَبٌ [ḵubeb] gibi ve جِبَابٌ [cibâb] gelir قِبَابٌ [ḵibâb] gibi. Ve

جُبَّةٌ [Cubbet] Bir mevziʹ adıdır. Ve حِجَاجُ الْعَيْنِ [ḩicâcu’l-ʹayn] yaʹnî gözün üstünde olan kemiğe denir ki kaş onun üzerine biter. Ve

جُبَّةٌ [cubbet] دِرْعٌ [dirʹ] yaʹnî zırh taʹbîr olunan cenk libâsına denir ki cübbe ve cevşen dahi derler. Ve davar tırnağının haşvine yaʹnî içine yâhûd kenârına yâhûd davarın incik kemiğiyle uyluğu kavuşacak en ve oynak yerine denir. Ve

جُبَّةُ السِّنَانِ [cubbetu’s-sinân] Mızrak temreninin kovanına denir ki ona gönderin ucu dâhil olur. Ve

جُبَّةٌ [Cubbet] Baġdâd aʹmâlinden Nehrevân kazâsında bir karye adıdır. Ve yine Baġdâd aʹmâlinden Yaʹḵûbâ kurbünde bir karye adıdır, Muḩammed b. el-Mubârek el-Cubbâ΄î ve Daʹvân b. ʹAlî el-Cubbâ΄î oraya mensûblardır. Şârih der ki savâb olan جُبِّي [Cubbî] olmaktır. Ve

جُبَّةٌ [Cubbet] Mıṡır’da bir mevziʹdir. Ve Dimaşḵ ile Baʹlebek beyninde bir mevziʹdir. Ve bâdiyede ʹÂlic nâm mahal kumluğunda bir su ismidir. Ve Ṯarâbulus kazâsında bir karyedir; muhaddisînden ʹAbdullâh b. Ebi’l-Ḩasan el-Cubbâ΄î oradandır.

Vankulu Lugatı - الجبة maddesi

اَلْجِبَةُ [el-cibet] (cîm’in kesri ve bâ’nın fethiyle) Bâzâr lâzım olmak; yukâlu: وَجَبَ الْبَيْعُ يَجِبُ جِبَةً

اَلْجُبَّةُ [el-cubbet] (bi-zammi’l-cîm) Giysi, libâs maʹnâsına. Ve gönder demirinin kovanına dahi derler, kaʹb-ı sinân maʹnâsına. Ve bilekte olan en yerine dahi جُبَّةٌ [cubbet] derler, مَفْصِلُ الزَّنْدِ maʹnâsına; cemʹi اَلْجِبَابُ [el-cibâb] gelir cîm’in kesriyle. Ve

جِبَابٌ [cibâb] Hurmâ ağacına erkek hurmâ vermek meyve versin diye, تَلْقِيحُ النَّخْلِ maʹnâsına; yukâlu: جَاءَ زَمَنُ الْجِبَابِ وَقَدْ حَبَّ النَّاسُ النَّخْلَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı