اَلْحَاضِرُ [el-ḩâḋir] غَائِبٌ [ġâ΄ib] mukâbilidir. Cemʹ-i حُضَّرٌ [ḩuḋḋar] gelir, رُكَّعٌ [rukkaʹ] gibi ve حُضُورٌ [ḩuḋûr] gelir, شَاهِدٌ [şâhid] ve شُهُودٌ [şuhûd] gibi.
اَلْحَاضِرُ [el-ḩâḋir] (ḋâd’ın kesriyle) Şehrde sâkin olan ki بَادِي [bâdî]nin mukâbilidir, bâdiyede sâkin olan maʹnâsına. Ve
حَاضِرٌ [ḩâḋir] Cemâʹat-i kesîreye derler; yukâlu: حَاضِرُ طَيِّءٍ Pes bu maʹnâ cemʹ olur, nitekim سُمَّارٌ [summâr]a سَامِرٌ [sâmir] ve حُجَّاجٌ [ḩuccâc]a حَاجٌّ [ḩâcc] derler. Ve سَامِرٌ [sâmir] sîn-i mühmele ile hikâyet edici maʹnâsınadır; yukâlu: فُلَانٌ حَاضِرٌ بِمَوْضِعِ كَذَا أَيْ مُقِيمٌ بِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı