el-ḩuḵub ~ اَلْحُقُبُ

Kamus-ı Muhit - الحقب maddesi

اَلْحُقْبُ [el-ḩuḵb] (ḩâ’nın zammıyla) ve

اَلْحُقُبُ [el-ḩuḵub] (zammeteynle) Seksen yıla denir yâhûd seksen yıldan eksere denir. Ve mutlak dehr ve zamân maʹnâsınadır. Ve yıl ve sene maʹnâsınadır; ʹalâ-kavlin yıllara denir, سِنُونَ [sinûn] maʹnâsına. Cemʹi أَحْقَابٌ [aḩḵâb] gelir ve أَحْقُبٌ [aḩḵub] gelir أَفْلُسٌ [eflus] vezninde; yukâlu: مَضَى عَلَيْهِ حُقْبٌ وَحُقُبٌ أَيْ ثَمَانُونَ سَنَةً أَوْ أَكْثَرَ وَكَذَا الدَّهْرُ وَالسَّنَةُ أَوِ السِّنُونَ Ve yukâlu: مَضَتْ عَلَيْهِ أَحْقَابٌ وَأَحْقُبٌ

اَلْحَقَبُ [el-ḩaḵab] (ḩâ’nın ve ḵâf’ın fethiyle) Şol kolana denir ki devenin asl kolan çekecek yerinden beriye yaʹnî zekeriyle asl kolanın aralığından çekilir; ʹalâ-kavlin şol kolana denir ki pâlân onunla devenin karnına bend olunur, yaʹnî asl kolandan başka bir ip dahi devenin pâlânına bağlanıp kıç ayakları tarafından dolaştırırlar tâ ki devenin sîne-bendi pâlânı ileriye çekmeye. Ve

حَقَبٌ [ḩaḵab] Masdar olur, zikr olunan kolan devenin zekerini basıp kaşanması güçlenmek maʹnâsına; yukâlu: حَقِبَ الْبَعِيرُ حَقَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ اِذَا تَعَسَّرَ عَلَيْهِ الْبَوْلُ مِنْ وُقُوعِ الْحَقَبِ عَلَى ثِيلِهِ Ve yağmur ve sâ΄ir nesne muhtebes olmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: حَقِبَ الْمَطَرُ وَغَيْرُهُ أَيِ احْتَبَسَ Ve maʹden filizzâttan hâlî olmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: حَقِبَ الْمَعْدِنُ اِذَا لَمْ يُوجَدْ فِيهِ شَيْءٌ Ve

حَقَبٌ [ḩaḵab] حِقَابٌ [ḩiḵâb] dedikleri nisvân kuşağına denir, ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - الحقب maddesi

اَلْحُقُبُ [el-ḩuḵub] (ḩâ’nın ve ḵâf’ın zammıyla) Seksen yıla derler. Baʹzılar eyitti seksen yıldan ziyadedir. Cemʹi أَحْقَابٌ [aḩḵâb] gelir. Ve dehr maʹnâsına da gelir; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿أَوْ أَمْضِيَ حُقُبًا﴾ (الكهف 60)

اَلْحَقَبُ [el-haḵab] (fethateynle) Şol iptir ki devenin pâlânına bağlanır, devenin karnından tûlânî, devenin ثِيلٌ [šamp;îl]ine karîb yerde tâ ki devenin sîne-bendi pâlânın ileri çekmeye. Ve ثِيلٌ [šamp;îl] šamp;â-i müsellesenin kesriyle deve zekerinin gılâfına derler. Ve masdar dahi gelir, zikr olunan ip devenin zekerin basıp tebevvül etmesine mâniʹ olmak maʹnâsına; yukâlu: حَقِبَ الْبَعِيرُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَصَابَ حَقَبُهُ ثِيلَهُ فَاحْتَبَسَ بَوْلُهُ Ve yıl yağmursuz olmağa dahi derler; yukâlu: حَقِبَ الْعَامُ إِذَا احْتَبَسَ مَطَرُهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı