el-ḩumâm ~ اَلْحُمَامُ

Kamus-ı Muhit - الحمام maddesi

اَلْحُمَامُ [el-ḩumâm] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Mutlakan dâbbe kısmına ʹârız olan hummâ ʹilletine denir, meselâ deveye çok çekirdek yemekten ʹârız olmakla gövdesine çamur sürüp tebrîd ederler. Ve

حُمَامٌ [ḩumâm] Kavmi beyninde müteʹayyen ve şeref ve şân sâhibi adama denir; yukâlu: هُوَ حُمَامُ الْقَوْمِ أَيِ السَّيِّدُ الشَّرِيفُ Ve bir recül ismidir. Ve Žu’l-Ḩumâm b. Mâlik ezvâ΄ taʹbîr olunan mülûk-i Yemen’dendir.

اَلْحِمَامُ [el-ḩimâm] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) İsmdir, قَضَاءُ الْمَوْتِ وَقَدَرُهُ maʹnâsınadır. Kâle’ş-şârih ve minhu şiʹru İbn Revâḩa: “هَذَا حِمَامُ الْمَوْتِ قَدْ صَلِيتِ” أَيْ قَضُاؤُهُ وَقَدَرُهُ Burada مَوْتٌ [mevt] makzî ve mukadder maʹnâsına dahi muhtemeldir. Fi’l-asl takdîr maʹnâsına masdar olmakla mefʹûl maʹnâsına olur.

اَلْحَمَّامُ [el-ḩammâm] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) دِيمَاسٌ [dîmâs] maʹnâsınadır ki lisânımızda dahi hammâm taʹbîr olunan mahall-i igtisâlin ismidir, Fârisîde germ-âbe denir. Ve حَمَّامٌ [ḩammâm] lafzı müzekkerdir;cemʹi حَمَّامَاتٌ [ḩammâmât]tır, lâkin Miṡbâḩ’ta mersûmdur ki حَمَّامٌ [ḩammâm] lafzında te΄nîs aglebdir, onun için cemʹi kıyâs üzere حَمَّامَاتٌ [ḩammâmât] gelir, pes müzekkerin cemʹi hilâf-ı kıyâs olur. Ve zâhiren te΄nîsi بُقْعَةٌ [buḵʹat] tasavvuruna mebnîdir. Ve letâ΄iftendir ki üdebâdan biriهَذِهِ الْحَمَّامُ ʹibâretiyle mü΄ennesen îrâd eylemekle muhâtab حَمَّامٌ [ḩammâm] müzekkerdir, niçin te΄nîse münharif oldunuz diye istifsâr eylediğinde nisvân hammâmını murâd eyledim diye cevâb vermiştir. Ve âdâbdandır ki hammâmdan çıkan adama طَابَ حَمَّامُكَ demek câ΄iz değildir, zîrâ o hammâma duʹâ olur, belki طَابَتْ حِمَّتُكَ denir ki ḩâ’nın kesriyle hammâmlanmak yâhûd ter maʹnâsınadır yâhûd طَابَ حَمِيمُكَ demek gerektir, zîrâ hastanın teri bed râyiha ve sağın teri hoş-bû olmakla dâ΄imâ sıhhat ve ʹâfiyet ola demekten kinâye olur. Ve Ebu’l-Ḩasen el-Ḩammâmî mukri΄ü’l-Ḵur΄ân’dır.

اَلْحَمَامُ [el-ḩamâm] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Yabanî güvercin kuşuna denir ki büyûta me΄lûf olmaz; ʹalâ-kavlin mutlakan gerdanı mutavvak olan kuşa denir, güvercin ve kumru ve üveyik gibi;müfredi حَمَامَةٌ [ḩamâmet]tir, hâ-i vahdetle;حَيَّةٌ [ḩayyet] lafzı gibi müzekker ve mü΄ennese حَمَامَةٌ [ḩamâmet] ıtlâk olunur, erkeğine حَمَامٌ denmez,cemʹi حَمَائِمُ [ḩamâ΄im] gelir. Şârih der ki mü΄ellif يَمَامَةٌ [yemâmet]i dahi yabanî güvercin ile beyân eyledi, lâkin ekser-i ehl-i lügat ʹindinde حَمَامَةٌ [ḩamâmet] ehlî ve يَمَامَةٌ [yemâmet] yabanî güvercin ile müfesserdir. İntehâ.

Vankulu Lugatı - الحمام maddesi

اَلْحُمَامُ [el-ḩumâm] (ḩâ’nın zammı ve mîm’in tahfîfiyle) Deve ısıtması, hummâ-yı ibil maʹnâsına.

اَلْحِمَامُ [el-ḩimâm] (ḩâ’nın kesri ile) Mevti takdîr etmek. Kâle fi’l-Ḵâmûsاَلْحِمَامُ كَكِتَابٍ قَضَاءُ الْمَوْتِ وَقَدَرُهُ Ve bu makâmda sâhib-i tercemenin حِمَامٌ [ḩimâm]ı mevt ile tefsîri muhâlif olduğu zâhir olur.

اَلْحَمَامُ [el-ḩamâm] (ḩâ’nın fethi ve mîm’in tahfîfiyle) Mutlakan boynunda tavkı olan kuş, gerek üveyik olsun gerek kumru olsun gerek boğurtlak olsun, isferûd maʹnâsına gerek yaban güvercini olsun, bunlara benzer ne ki var ise. Ve حَمَامٌ [ḩamâm] müzekkere ve mü΄ennese ıtlâk olunur. Ve dâhil olan hâ vahdet içindir, te΄nîs için değildir. Ve gâh olur vâhide dahi حَمَامٌ [ḩamâm] derler. Ve ʹâmme katında meşhûr olan budur ki حَمَامٌ [ḩamâm] hemîn دَوَاجِنُ [devâcin]e mahsûs ola. Ve دَوَاجِنُ [devâcin] evlerde beslenip me΄nûs olana derler. Ve baʹzı eşʹârda اَلْحَمَامُ [el-ḩamâm] mahalline اَلْحَمِي vâkiʹ olmuştur ḩâ’nın fethi ve mîm’in kesriyle, mîm-i ahîre hazf olunup elif yâ’ya kalb olunmakla.Ve baʹzılar eyitti: elif-i memdûdeyi hazf ettikleri gibi, elif hazf olundukta mîmân cemʹ olup tadʹîf lâzım olmağın mîm-i âhiri yâ’ya kalb ettiler, تَظَنَّيْتُ kelimesinde nûn yâ’ya kalb olunduğu gibi.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı