er-remiyy ~ اَلرَّمِيُّ

Kamus-ı Muhit - الرمي maddesi

اَلرَّمِيُّ [er-remiyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) Küçük bulut pârelerine denir, ʹalâ-kavlin yağmurunun katreleri iri ve dolu dâneleri gibi şedîdü’l-vakʹ olan buluta denir; cemʹi أَرْمَاءٌ [ermâ΄] gelir ve أَرْمِيَةٌ [ermiyet] gelir ve رَمَايَا [remâyâ] gelir.

اَلرَّمْيُ [er-remy] (râ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) ve

اَلرِّمَايَةُ [er-rimâyet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Atmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَاهُ وَبِهِ يَرْمِيهِ رَمْيًا وَرِمَايَةً إِذَا أَلْقَاهُ Ve yukâlu: رَمَى السَّهْمَ عَنِ الْقَوْسِ وَعَلَى الْقَوْسِ وَلَا يُقَالُ رَمَى بِالْقَوْسِ Zîrâ bâ΄ remy olunacak nesneye dâhil olur, pes elden yayı remy ederse o vaktte رَمَى بِالْقَوْسِ denir. Ve

رَمْيٌ [remy] Bir nesne üzere ziyâde olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; gûyâ ki o nesneyi atıp geçmiş olur; yukâlu: رَمَى عَلَى الْخَمْسِينَ إِذَا زَادَهُve yukâlu: لَهُ عَلَيْهِ رَمْيًا أَيْ فَضْلٌ وَزِيَادَةٌ Ve nusret eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki beriye nusretle aʹdâyı remy eder; yukâlu: رَمَى اللهُ لَهُ أَيْ نَصَرَهُ Ve kavluhum: رَمَى اللهُ فِي يَدِهِ وَأَنْفِهِ وَغَيْرِ ذَلِكَ دُعَاءٌ عَلَيْهِ Yaʹnî kelâm-ı mezkûr bed-duʹâdır, “Hak taʹâlâ onun eline yâ burnuna yâhûd sâ΄ir ʹuzvuna ʹillet ilkâ eylesin” demektir.

Vankulu Lugatı - الرمي maddesi

اَلرَّمِيُّ [er-remiyy] (râ’nın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) Şol buluttur ki katreleri ʹazîm ve vukûʹu şedîd olup yaz ve güz bulutlarından ola, سَقِيٌّ [seḵiyy] maʹnâsına.

اَلرَّمْيُ [er-remy] (râ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Atmak; tekûlu: رَمَيْتُ الشَّيْءَ مِنْ يَدِي إِذَا لَقِيتَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı